TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Enis Özsaruhan'ın TÜRKONFED 1. Olağan Genel Kurul Açılış Konuşması

TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Enis Özsaruhan'ın TÜRKONFED 1. Olağan Genel Kurul Açılış Konuşması

TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Enis Özsaruhan’ın 28 Mayıs 2005 tarihinde İstanbul'da yaptığı TÜRKONFED 1. Olağan Genel Kurul Konuşması

Sayın Başkan, değerli delegeler, sayın konuklar, değerli basın mensupları,

TÜRKONFED Yönetim Kurulu adına hepinizi saygıyla selamlıyor ve genel kurulumuza hoşgeldiniz diyorum.

Kurulduğumuzdan ve dolayısıyla Yönetim Kurulu olarak teveccühünüzle göreve geldiğimiz günden bugüne kadar geçen sürede gerçekleştirdiğimiz faaliyetlerle ilgili kapsamlı bilgilendirmeyi daha sonra arkadaşlarımız yapacaklar. Bu yüzden ben, bunlara değinmek yerine bir ufuk turu yapmayı ve daha geniş bir perspektif içinde neden kurulduk ve hangi boşluğu doldurmayı hedefliyoruz gibi konularda düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Ülkemiz açısından kritik bir dönemden geçmekteyiz. AB sürecine uyum sağlamak ama daha önemlisi gelişmiş ülkeler arasında yerimizi almak için, ekonomik, siyasi ve sosyal açıdan bir yeniden yapılanmanın içindeyiz. Bu yeniden yapılanmada, Türkiye’nin her bölgesinden gelen sanayici ve işadamları olarak bize düşen görev, ülke gelişmesini ve Türkiye’nin dünya ile bütünleşmesini hızlandıracak bir örgütlenme modeli içinde ekonomik kalkınmamızın ülke sathında ve dengeli olarak gerçekleşmesine katkıda bulunmaktır.

Örgütlenmemizin en önemli özelliği, bugüne kadar bu büyüklükte bir yapı içinde görülmemiş olan gönüllülük meselesidir. Bunun altını önemle çizmek istiyorum çünkü içinde yaşadığımız dünyanın en önemli yapı taşlarından biri olan sivil toplum kuruluşlarının olmazsa olmaz koşullarından biri de gönüllük esasına göre örgütlenmektir.

Örgütlenme modelimizden kaynaklanan çok önemli bir başka özelliğimiz daha var. Yerel yapılanma ve merkezi yapılanma arasında kurduğumuz denge ile hem kendi sorunlarımıza daha güçlü olarak sahip çıkabiliyoruz hem de sesimizi Ankara’ya daha güçlü bir biçimde duyurma olanağına sahip olabiliyoruz.

Yerel ve merkezi yapılanma arasında kurduğumuz dengeye ek olarak bir başka önemli özelliğimiz de, sektörler ve bölgeler arasındaki işbirliğinin yine başka hiçbir yapıda görülmemiş düzeyde sağlanmış olmasıdır.

Öte yandan konfederasyonumuzda, büyük, orta ve küçük sanayi kuruluşları bir arada temsil edilmektedir. Bunun, ülke yararına önemli bir getirisi olacağını düşünüyoruz.

Bu özelliklerimizle, TÜRKONFED olarak, Türk iş dünyası içinde önemli bir boşluğu doldurduğumuzu düşünüyoruz. Her birimizin katılımıyla oluşturduğumuz ortak ses ile bölgesel, sektörel ve ulusal ekonomik politikaların geliştirilmesine önemli katkıda bulunmayı amaçlıyoruz. Bunun da ötesinde, ülke ekonomisinin dışa açılımında her bölgenin, her sektörün, her boy işletmenin rol alabileceği bir ortamı yaratmak üzere yola çıkmış bulunuyoruz.

Gerektiğinde Anadolu’nun ücra bir köşesindeki küçük bir firmanın bile, kendini geliştirerek, gerek yabancı yatırımcılarla ilişkiler gerekse AB fonlarının kullanımı gibi alanlardaki çalışmalardan  yararlanması,  sektörel-bölgesel  üstünlükler  çerçevesinde  dünya  pazarlarıyla ilişki içine girmesi bizim açımızdan çok da uzak olmayan bir hedef olarak önümüzde durmaktadır.

Değerli delegeler,

Elazığ Başkanlar Konseyi vesilesi ile başlattığımız “Bölgesel Göreli Üstünlüklerin Belirlenmesi Çalışmaları” ile Türkiye’nin en çok ihtiyacı olan alanda, bölgesel ve ulusal bir sanayi ve hizmet sektörleri envanteri oluşturulması ile geleceğe bakış çalışmaları gerçekleştirmekteyiz. Bu çalışmalarla bir yandan “Kim nerede ne yapıyor sorularını yanıtlayan bir envanterimiz, bir yandan da rekabet gücü açısından ve sektörel bazda “nerede ne yapılmasının uygun olacağı”na ilişkin bir değerlendirme çalışmamız olacak. Gerçekten kapsamlı ve bölgelerden başlayıp yıllar içinde tüm Türkiye’yi kapsamasını hedeflediğimiz bir çalışma bu.

Bu çalışmaların yılda bir kez gerçekleştirdiğimiz zirve ve yılda üç kez gerçekleştirdiğimiz başkanlar konseyi toplantıları ile paralel olarak ve bu bağlamda katılımcı bir biçimde yapılması doğrultusunda gerekli hazırlıkları tamamladık. İlk çalışmayı Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi için yapıyoruz. Bu çalışmayı diğer bölgeler de izleyecek. Her Başkanlar Konseyi toplantısında misafir olduğumuz bölgeyi incelemiş olacağız ve iki yıl içinde tüm bölgeleri inceleyerek, ülkemizi kapsamayı planlıyoruz.

Bir yandan da zirvelerde, sektörlerin üzerine eğileceğiz. Bu yıl Denizli-Babadağ’da yapılacak olan zirvemizde “Tekstil ve Konfeksiyon’un Geleceği”ni tartışacağız. Bunun için de özel bir çalışma başlatıldı. Tahminimizce, bu çalışmalar bir araya geldiğinde, bu çapta ve içerikte daha önce gerçekleştirilmemiş bir külliyat ortaya çıkacak.

Bunun, TÜRKONFED olarak farklılığımızı ortaya çıkaran ve gerek sektörel gerekse bölgesel bağlantılarımızın avantajını kullanarak başarıyla sonuçlandıracağımız kapsamlı çalışma olduğunu söyleyebiliriz.

Yapımızdan gelen avantajları hem içe hem dışa dönük olarak kullanmak için kuruluş dönemimizin ardından çabalarımızı yoğunlaştırdık.

Yarın Fransa’da referandum var biliyorsunuz. Ve sonuçları Avrupa Birliği ülkelerini olduğu kadar bizi de ilgilendiriyor. Herkesin ittifakla üzerinde birleştiği bir konu, kamuoylarında Türkiye aleyhtarlığının yüksek seyrettiği ülkelerde, Türkiye’nin yeterince tanınmadığı… Kuşkusuz tanıtımın bir çok biçimi var ve bunu her sivil toplum kuruluşunun kendi alanında yapmasında büyük fayda var. TÜRKONFED olarak bizim bu alanda etkili olabileceğimiz nokta, sektörel ve bölgesel bazda iş fırsatlarının birinci elden yurt dışında tanıtımı olacaktır. Bunun için bir komisyonumuz faaliyetlerine başlamış durumdadır. Avrupa’daki meslek örgütleri ve uluslararası sivil toplum kuruluşları ile geliştirmeye başladığımız ilişkilerle tanıtımı takiben yeni iş imkanları üyelerimiz için yeni iş imkanları yaratmayı hedefliyoruz.

Öte yandan, ekonomik ve siyasi açıdan Türkiye’nin AB’ye uyum sürecinde Ekonomik ve Sosyal Konsey’in önemli bir rol üstleneceğini, üstlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Yapılanmasını AB’ne entegrasyona uygun olarak geliştiren bir kurum olarak TÜRKONFED’in Ekonomik ve Sosyal Konsey’de yer alması için gerekli girişimleri başlatarak Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener’e bu talebimizi yazılı olarak ilettik. Çünkü inanıyoruz ki, Anadolu’daki iş dünyasının en geniş gönüllü  yapılanması olarak bizlerin katkısı, gerek Konseye gerek AB ile müzakere ve uyum sürecindeki ülkemize önemli kazanımlar getirecektir.

Biliyorsunuz iki gün önce, başmüzakereci olarak Ali Babacan atandı. Bu tarihi görevi layikiyle yerine getireceğine inandığımız Sayın Babacan’ı kutluyor ve başarılar diliyoruz. Kendisi bugüne kadar üstlendiği son derece zor sorumlulukları büyük bir başarıyla yerine getirmiştir. Bu görevde de aynı başarıyı sürdüreceğine hiç kuşkumuz yok.

Sayın Babacan’ın başkanlığında AB ile müzakere görevini yürütecek olan müzakere  takımının yapısı da çok önemlidir. Bu zorlu görevi yürütecek olan takıma seçilecek kişilerin Avrupalı bakış açısına sahip kişilerden oluşması gerekir. Başta iş dünyası olmak üzere, akademik dünya ve sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin de takımda  bulunması önemlidir.

Sayın Başkan, değerli delegeler,

Hepimiz biliyoruz, bu sene rekor seviyede bir büyüme gerçekleştirildi. Enflasyon tek haneli rakamlara indi. Büyük bir gurur ve sevinçle değerlendiriyoruz bu gelişmeleri.

Kuşkusuz bir çokları gibi biz de ulaştığımız noktanın yeterli olmadığını düşünüyoruz. Ne var ki bu konuda dile getirilen görüşler hep istihdam meselesine takılı kaldı. Büyümenin beraberinde bir istihdam artışı da getirmemiş olması haklı olarak çok konuşuldu. Ancak büyümenin dengesiz dağılımı üzerinde yeterince durulmadı. Türkiye büyürken bazı sektörler bu büyümeye neden ayak uyduramıyor? Yaşanan bazı sektörel olumsuzlukların boyutları nedir? Büyümeden hangi bölgeler istifade ediyor? Bazı bölgelerde neden “yaprak kıpırdamıyor?” Biz bu konuların takipçisi olacağız. Gerek sektörler gerekse bölgeler bazında araştırmalarımızla konuyu canlı tutacağız.

Bölgelerarası dengesizliğin ve eşitsizliğin ortadan kaldırılması için TÜRKONFED olarak başından beri desteklediğimiz bir yasa bugünlerde meclisten çıkmak üzere. Kalkınma Ajansları yasa tasarısı, yerel ve bölgesel potansiyelin ortaya çıkarılması ve mevcut dinamiklerin harekete geçirilme amacıyla gündeme getirildi. Kalkınma Ajansları yapı olarak TÜKONFED olarak savurduğumuz ilkelerle tam olarak örtüşüyor. Ancak, maalesef bu yasa tasarısının bazı maddelerine baktığımızda, Kalkınma Ajansları’nın kurulma mantığına aykırı bir yapı görüyoruz.

Yerel ve bölgesel dinamikleri harekete geçirme adı altında bir kez daha merkezi bir yapının oluşturulduğunu, dünya örneklerinde olduğu gibi iş dünyasının sivil toplum kuruluşlarına tasarıda gerektiği kadar yer verilmediğini gözlemliyoruz. Kalkınma ajansları yasa tasarısı, bu hataları düzeltilmezse, Türkiye için çok önemli bir fırsatın heba edilmesi anlamına gelecektir. Bu konudaki görüşlerimizi, hem ilgili mercilere ilettik hem de basın yoluyla kamuoyuna duyurduk.

Merkeziyetçi bir yaklaşımla ve “ben yaptım oldu” anlayışıyla gerçekleştirilen bir başka yasa tasarısı ise, “İhracatçı ve İthalatçı Birlikleri, Uluslararası Hizmetler Ticareti Birlikleri ve Türkiye Dış ticaret Birliği’nin kuruluşu Hakkında Kanun Tasarısı’dır.

Gelişmiş ülkelerde kamu otoritesine dayanılarak kurulan ve kamu gücü kullanılarak gelir kaynakları oluşturulan meslek örgütleri yoktur. Uluslararası piyasalara hitap eden üretim ve pazarlama sürecinde mümkün olduğu ölçüde bürokratik işlemleri azaltmamız gerekirken, bu yasa tasarısı ile ithalat süreci de içinden çıkılmaz duruma sokulmaktadır. Dış ticaret birliklerinin üye firmalardan yıllık aidatın yanı sıra nispi aidat almaları ve dış ticaret işlemlerinde gümrük idaresinin yanı sıra operasyonel bir işlev görmeleri kabul edilebilir uygulamalar değildir. Bu yeni birlik anlayışının yeni bir güç merkezi yaratacağı aşikardır ama bu gücün iş dünyası için yaratıldığı kuşku götürmektedir.

Bütün bu merkeziyetçi yaklaşımlar, merkezde odaklanan güç arayışları bizde, bazı noktalarda serbest piyasa ekonomisinin gereklerinin tam olarak benimsenmediğini göstermektedir.

Sayın Başkan, değerli delegeler,

TÜRKONFED olarak gerçekleştirdiğimiz bu ilk genel kurulda, kuruluş dönemimize ilişkin ilk 6 ayı değerlendirirken, aslında SİAD’lar olarak sekiz yılın birikiminden süzülerek bu günlere ulaştığımızın bilincindeyiz. Kurduğumuz bu yenilikçi ve AB normlarıyla birebir örtüşen yapı, kısa bir sürede ortaya çıkamazdı kuşkusuz. Bu yapı hepimizin tek tek yıllar içinde verdiği emek ve mücadele ile bugünlere ulaştı. Ve inanıyorum ki, çok kısa bir süre içinde gerek ülke ekonomisinin yapılanmasında gerekse başta AB olmak üzere uluslar arası ilişkilerde ülkenin en etkin aktörlerinden biri olarak hak ettiğimiz yeri alacağız.

Sözlerime son vermeden önce, bugüne kadar bu oluşuma verdikleri destek için tüm federasyon ve derneklerimize, kısa sürede gayet başarılı ve hızlı çalışmalar gerçekleştirmemizi sağlayan değerli yönetim kurulu üyelerimize ve genel sekreterlik çalışanlarımıza buradan teşekkür etmek istiyorum. Bu yeni ve çok önemli oluşumu başarıyla yola çıkarmış olmanın gururunu ve coşkusunu sizlerle bir kez daha paylaşırken, ilerde karşılaşacağımız sorunlar ne olursa olsun bu motivasyonu hiç kaybetmememiz gerektiğinin altını çizerek, hepinize saygılarımı sunuyorum.

Paylaş: