Süleyman Onatça Diyarbakır KSS Tanıtım Toplantısı'nda Konuştu

Süleyman Onatça Diyarbakır KSS Tanıtım Toplantısı'nda Konuştu
TÜRKONFED ve Hollanda Büyükelçiliği işbirliğiyle Diyarbakır’da gerçekleştirilen ‘Girişimcimler İçin Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi’  tanıtım toplantısının açılışında TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Onatça bir konuşma yaptı. 
Konuşmanın tam metni aşağıda yer almaktadır:
 
Değerli Konuklar, 
Başkanlığım süresince tüm sıcaklık ve  samimiyetleri ile  yanımda bulduğum arkadaşlarımın memleketi Diyarbakır’da bir kez daha olmanın mutluluğunu yaşadığımı ifade ediyor, TÜRKONFED adına hepinizi saygıyla selamlıyorum. 
 
Değerli Arkadaşlar, 
Dünyanın en güzel şehirleri arasında gösterilen İstanbul’da kaldığım sürece, yaşamımı sürdürdüğüm Adana’da his ettiğim tüm duyguları  bu güzide kentimiz Diyarbakır’da da hissediyorum. Çünkü, İstanbul da bizim, Adana da bizim, Diyarbakır da bizim...
 Marmaris de bizim, Hazro da bizim… 
Laz’ı da bizim insanımız, Kürt’ü de…
Alevi’si de bizim kardeşimiz, Sünni’si de... 
Bu toprakların yetiştirdiği, üreten, içi sevgi dolu her insan bizim…
Büyürsek hep birlikte büyüyeceğiz. Gelişirsek hep birlikte gelişeceğiz. Bir felaket yaşarsak birlikte yaşayacağız, bir zafer elde edeceksek Çanakkale’de olduğu gibi birliktelikle çıkacağız düze... 
Üçüncü dünya ülkesi olursak, hepimiz, işin içinden çıkılmaz bir ülkede yaşıyor olacağız.. 
Dünyanın huzur dolu, demokrasi şöleninin yaşandığı bir ülke olursak herkesin gıptayla baktığı  bir ülkemiz olacak… 
O yüzden, evvelâ birbirimizi samimiyetle, önyargısız sevmeye, ‘ayrım’, ‘ötekileştirme’ gibi kavramları derhal gönlümüzden, gündemimizden, lügatimizden çıkarmaya ihtiyacımız var.  
Daha önemlisi, önce kendimize, sonra insanlarımıza, daha sonra da ülkemize ve geleceğimize güven duymaya ihtiyacımız var. 
Değerli Arkadaşlar, 
1998 ila 2002 yıllarını hatırlayın… Birçok kurumumuzda sorun vardı. Yüksek enflasyon, batan bankalar, malî disiplinden uzak kamu bütçesi… O yıllarda kişi başına düşen ortalama gelirimiz  4 bin dolarlar seviyesindeydi…
Peki ne yaptık biz? 
Ekonomi tarihimizde ‘Kemal Derviş Programı’ diye anılan yeni planla birlikte silkindik. Birçok kurumumuzu yeniden yapılandırdık.   Yeni bir hükümet tayin ettik. Sıkı ve disiplinli bir para politikasıyla yola koyulduk. 
Hatırlayınız…2003 ila 2008 arasında atılım üzerine atılım yaptık. Dünyanın en hızlı büyüyen ülkeleri arasında yerimizi aldık. Bu süreçte, kişi başına düşen ortalama gelirimiz 10 bin dolarlar seviyesine geldi..  
 
Peki, 2008’den 2014’e kadar  ne yaptık ? 
“Şimdi tam sırası” dediğimiz yapısal reformları maalesef yapamadık… 
Avrupa Birliği sürecimizi hızlandıracak adımları yeterince atamadık.. 
Komşularla sıfır sorun politikamızı geliştiremedik… 
Demokratikleşme sürecimizdeki çıkarılması gereken yasaları, düzenlemeleri yapamadık. 
Yeterli yabancı sermaye çekemedik.  girişimci sayımızı yeterince artıramadık.   Bu toplumun yarısını oluşturan kadını iş hayatına yeterince çekemedik…
Tüm  bu süreç içerisinde  kişi başına düşen gelirimiz  10 bin dolardan öte gidemedi, ve Orta Gelir Tuzağı’na, saplanmış bir ülke olduk. Hatta Orta Gelişmiş Demokrasi tuzağına düşmüş bir ülke olduk.
Değerli Arkadaşlar, 
İş insanları daha iyi bilir. Bir işletmeyi ayakta tutan sadece sermaye değildir. Bir işletmeyi ayakta tutan en önemli unsur, güvendir. Güvendikçe yatırım yaparsınız. Güvendikçe borçlanırsınız. Güvendikçe satın alırsınız. Güvendikçe istihdam artırırsınız, güvendikçe elinize çantayı alır, dünyayı dolaşırsınız. 
Değerli Arkadaşlar, 
Reel Sektör Güven Endeksi ile Büyüme Oranı grafiğini üst üste koyup bakın. Türkiye’de güven endeksinin yükseldiği her dönem ekonomi büyümüş. Güven endeksinin düştüğü her dönem ekonomi durağanlaşmış. O yüzden, güven endeksimizin yükseldiği, gelecek için umutlarımızın yeniden yeşereceği yeni bir döneme ihtiyacımız var. 
Amansız rekabetin yaşandığı dünya ekonomi arenasında güçlü olmak, büyümek, tabi ki kolay değil. Bunun için her ülkenin ekonomi yönetimi, girişimcisini teşvik veriyor.. Sayın Başbakanımız da göreve geldiğinden bugüne ‘Ekonomi Paketleri’ başlıklı teşvikler açıklıyor. Elbette içerisinde ekonomiyi hareketlendirecek enstrümanlar yok değil. İçerisinde bizim önerilerimizden bazılarının da yer almasından mutluyuz. Ancak az önce sıraladığım yapısal dönüşüm programlarının hayata geçirilmesini bir kez de Diyarbakır’dan talep ediyoruz. 
 
Değerli Arkadaşlar, 
TÜRKONFED olarak Türkiye’nin  Orta Gelir Tuzağı’na düştüğünü dile getirdik. Çok büyük emeklerle bir rapor ortaya koyduk. Yetinmedik, Türkiye’nin bu tuzaktan nasıl çıkabileceğine yönelik çözüm önerilerimizi de hazırladık. Türkiye’ye çevresindeki 10’un üzerinde kenti büyüten tek İstanbul yetmiyor, Diyarbakır’ı da İstanbul yapalım. Bu güzel kentimiz de çevresindeki 10 kenti büyütsün dedik. Bütün mega yatırımları İstanbul’a yapmayın, doğumuzda güneyimizde kuzeyimizde de İstanbullarımız olsun. Böylece bölgelerarası gelişmişlik çarpıklığımızın da önüne geçelim dedik. 
Eğitim konusundaki açığımız büyük dedik. Türkiye’nin 6,5 yıllık ortalama eğitim seviyesiyle gelişemeyeceğini, insanının bu eğitim ortalamasıyla inovasyon yapamayacağını, katma değeri yüksek üretim yapılamayacağını, eğitim alanında reforma ihtiyacımız olduğunu söyledik. Altyapısı güçlü üniversiteleri Türkiye’nin dört bir yanına yayalım önerisinde bulunduk. 
Demokratikleşme yolunda attığımız her adımın ekonomimize olumlu yansıyacağını anlattık. Barış sürecinin başından beri destekçisi olduk. Doğu ve Güney Doğu bölgemizde  27 ilimizin bırakın Orta Gelir Tuzağı’nda olmayı yoksulluk tuzağında olduğunu söyledik. 
Türkiye Doğu ve Güneldoğusunu barışla, kardeşlikle, eğitimle ve yatırımla donatmak zorunda. Uzmanlar bunun sağlanması durumunda Türkiye’nin büyüme rakamlarına anında 1.5 puan artı yansıyacağını söylüyor.  Son dönemde yüzde 3’ler seviyesinde  büyüyen ülkemiz için 1.5 puanlık yani yüzde 50 büyümenin ne demek olduğunu takdirlerinize sunuyorum. 
İçeride ve dışarıda barışı ve demokrasiyi özümsemiş bir Türkiye’de yatırımların daha hızlı artacağını söyledik, ve bütün bu söylemlerimizi yılmadan  bıkmadan usanmadan devam ettiriyoruz. 
 
Değerli Arkadaşlar, 
Uzun bir konuşmayla sizleri sıkmak istemiyorum. Biliyorum, bölge olarak da sorunumuz çok. İşsizlik oranımız Türkiye ortalamasının üzerinde. Suriye, Irak başta olmak üzere yaşanan sorunlar bölge ekonomisine de yansıdı. Bölge şirketlerimizin kurumsal kapasiteleri arzu ettiğimiz düzeyde değil. 
 
Değerli Konuklar, 
Şirketlerimizin kurumsal kapasitelerini geliştirmek zorundayız. Dünya ile rekabet ederken çevreye, insanlığa katkı sunan şirketlere ihtiyacımız var. Bilesiniz ki, sosyal sorumluluk projeleri geliştirmeden başarılı şirket olunamıyor. Bu çerçevede TÜRKONFED de üzerine düşeni yapma gayreti gösteriyor. Bugün Hollanda Büyükelçiliği’nin desteğiyle gerçekleştireceğimiz ‘Doğu-Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Girişimciler İçin Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi’ için buradayız.   
Bu çerçevede etkinliğimize ev sahipliği yapan DOGÜNSİFED’e, Başkanı Şahismail Bedirhanoğlu kardeşim nezdinde yönetim kurulu üyelerine, projeye destek veren Hollanda Büyükelçiliği’ne, sekretaryamıza, paydaş kuruluşlarımıza çok teşekkür ediyorum. 
Program boyunca sosyal sorumluluk projeleri kapsamında çok değerli projeleri hayata geçiren marka şirketlerimizin deneyimlerini dinleme fırsatı bulacağız. Kurumsal sosyal sorumluluk projeleri ile birlikte büyüyen şirketlerin öyküsünü dinleyeceğiz. Programın, girişimcilerimize, işletmelerimize yeni fırsat ve pencereler açmasını diliyor, burada olduğunuz, etkinliğimize güç kattığınız için hepinize bir kez daha çok teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. 
 

Paylaş: