BÖLGESEL İNOVASYON MERKEZLERİ PROJESİ VE RAPORU TANITIMI AR-GE VE İNOVASYON TEŞVİK SİSTEMİ SEMİNERİ

BÖLGESEL İNOVASYON MERKEZLERİ PROJESİ VE RAPORU TANITIMI AR-GE VE İNOVASYON TEŞVİK SİSTEMİ SEMİNERİ

TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Celal Beysel'in Bölgesel İnovasyon Merkezler Projesi ve Raporu Tanıtımı, Ar-Ge ve İnovasyon Teşvik Semineri açılış konuşması.

TÜSİAD Başkanım,

Değerli konuklar ve basın mensubu arkadaşlar

Bugün Bölgesel İnovasyon Merkezleri projemizi tanıtmak ve ilgili raporumuzu açıklamak  için toplandık. Davetimizi kabul edip geldiğiniz için hepinize çok teşekkür ederim. Bu toplantının herkes için yararlı olmasını dilerim.

TÜRKONFED, TÜSİAD, Rekabet Forumu ve Ulusal İnovasyon Girişimi, 2007 yılı sonunda Türkiye’de inovasyon kültürünün yayılmasında mihenk taşı oluşturacağını düşündüğüm bir çalışmayı başlatmıştı. Sanayimiz ve bölgesel kalkınmamız için çok olumlu sonuçları olacak  ve TÜBİTAK tarafından desteklenen Bölgesel İnovasyon Merkezleri projemizde artık önemli bir noktaya gelmiş bulunuyoruz. Konunun detaylarını inceleyen raporumuz birazdan sunulacak. Ben bu sunumdan önce, bir sanayici, özellikle bir KOBİ gözüyle Türkiye’deki üretim anlayışlarını, inovasyon ve Ar-Ge yaklaşımlarını değerlendirmek isterim.

Değerli konuklar,

Türkiye’deki üretim sektörünün önemli bir zaafları olduğunu hepimiz kabul etmeliyiz.  Resmin bütününe baktığımız zaman görürüz ki ürünlerimizde farklılaşma düşük. Nitelik düşük. Katma değeri yüksek üretimlerde zorlanıyoruz. Uzun yıllardır rekabetçiliğimiz, ucuz işçiliğimize dayanıyordu. Ancak gümrük duvarları kalkıp, ülkemiz dışarıdaki ucuz işçiliklerin rekabetine açılınca, takke düşmüş, kel görünmüş, özellikle KOBİ’lerimiz, küçük girişimcimiz ve çalışanları zora girmiştir. Çin, Hindistan ve Pakistan gibi düşük ücretli işçi çalıştıran ülkelerin işçilikleri ile rekabet artık mümkün de değildir. Kaldı ki bu, arzulanan bir durum da değildir.

Peki, bu zorluklar nasıl aşılacak? Bu sorunun cevabı tabii ki verimlilik ve yenilikçilik sonucunda katma değeri yüksek ürünlere yönelmektir, değerli konuklar. Bizim üretim sektörümüzde, özellikle KOBİ’lerimizde yenilikçilik, yaratıcılık, Ar-Ge, Ür-Ge kültürü yeterince gelişmemiştir. Sadece büyük firmalarımızın katma değeri yüksek üretim becerisini kazanmalarının gelişimimize yeterli olmayacağı, KOBİ’lerimizin bu konuda desteklenmelerinin de çok önemli olduğu açıktır. Konumuz bu olmadığından detaya girmeyeceğim. Sadece ülke istihdamının % 80’inin KOBİ’ler tarafından sağlanması dahi, sözlerimi doğrular niteliktedir. Yani KOBİ’lerin katma değeri yüksek üretime geçebilmeleri, ihracatlarının ve kapasitelerinin artması, çalışanlarımızın büyük bölümünün daha iyi maaş, daha iyi hayata kavuşmaları, istihdamın ve refahın artması, girişimciliğin özendirilmesi sonucunu getirecektir.

Ar-Ge’nin önemi, son birkaç yılda KOBİ’ler tarafından daha iyi anlaşılmaya, çalışmalar hız kazamaya başlasa da, gerekli seviyeden hala çok uzağız. Bunun bir sebebi ezberci eğitimimizken, diğer sebebi KOBİ’lerin mali açıdan yeterince güçlü olmamaları, nitelikli  insan gücü istihdam edememeleri, günü kurtarmak için çalışırken Ar-Ge, Ür-Ge  ile uğraşmaya vakitlerinin ve isteklerinin olmaması, olamamasıdır. Dolayısıyla KOBİ’lerde değişim için devletin ve ilgili kurumların desteği şarttır. Gelişmiş ülkelerde de verilen bu desteklerin ülkemizde de yaygınlaşmasını temenni ediyoruz.

Şimdi bu resme biraz daha yakından bakalım:

Ülkemizde Ar-Ge çalışmaları, 25 yılı aşkın süredir destekleniyor. TTGV’nin bu konudaki öncü çabaları, hepimizin malumudur. Ancak bu destekler, KOBİ’lerin günlük sorunları, bilgi ve sermaye yetersizliği, girişimcilerin yenilikçilik kültürünün eksik olması, Ar-Ge’nin uzun, zorlu ve riskli bir süreç olması nedeni ile genellikle büyük ölçekli işletmeler tarafından kullanılıyordu. KOSGEB’in kurulmasıyla bir dönem KOBİ’lerin proje desteklerinde kıpırdanma yaşandıysa da, bu kurumun proje değerlendirme açısından yetersiz kalması sonucu, arzu edilen hedefe ulaşılamadı.

Yeni Ar-Ge kanunumuz ile ülkemizde araştırma yapılması, üniversite-sanayi işbirliğinin gelişmesi yönünde önemli bir adım daha atılmışsa da KOBİ’ler açısından Ar-Ge desteklerinin hala yetersiz, ya da daha iyi bir anlatımla, desteklere erişimin, destekleri kullanımın güç olduğu düşüncesindeyiz.

Tabii bizim gördüğümüzün bir bölümünü bürokratlarımız, siyasilerimiz de görüyor, mutlaka. KOSGEB’in KOBİ’ler için Ar-Ge desteğinin çeşitli nedenlerle yeterli olmadığı düşünüldüğünden olsa gerek, TÜBİTAK da KOBİ’lerin Ar-Ge ve Ür-Ge çalışmalarını desteklemeye başladı, bir süredir. 1507 sayılı destekle KOBİ’lerin Ar-Ge çalışmalarına yeni bir yön verildiği söylenebilir. Kaldı ki bu destek, KOBİ’lere iş planı ve proje yapma, üniversite hocaları ile çalışma becerisini de kazandırmaktadır ki, bence sadece bu beceri dahi KOBİ’ler için büyük bir kazanımdır. Ancak üzülerek söylemek gerekir ki bu destekten TÜBİTAK’ın yolunu bulabilen, üniversite ile çalışma ve detaylı formaliteleri tamamlama becerisi olan kısıtlı sayıda KOBİ yararlanabiliyor. Ayrıca proje inceleme süresinin zaman zaman 8 aya kadar uzamasının KOBİ’lerin TÜBİTAK ile çalışma şevkini kırar nitelikte olduğu açıktır.

Değerli konuklar,

İnovasyon ve Ar-Ge’nin KOBİ’ler arasında yaygınlaşmasının bölgesel kalkınmamıza ve uluslararası rekabette adım atabilmemize ciddi etkileri olacaktır. Bu nedenle TÜRKONFED, TÜSİAD, Rekabet Forumu ve UİG’in ortak çalışması olan ve TÜBİTAK tarafından desteklenen Bölgesel İnovasyon Merkezleri projesinin de çok önemli bir sıçrama etkisi yaratacağını düşünüyorum.

Proje ilk gündeme geldiğinde, tüm bölgeleri tek resim içinde görebilecek, merkezlerin kuruluşlarını koordine edebilecek bir ana merkez kurmakla işe başladık. Ardından federasyonlarımız ile bir araya gelerek bölgelerin rekabet üstünlüğü olabilecek sektörleri belirledik. Bu belirlemede TÜRKONFED olarak 2005 ve 2006 yıllarında yapmış olduğumuz Bölgelerin Göreli Üstünlükleri çalışması da bize yön verdi. Bölgelerde proje ortakları arayışları başladı ve inovasyon merkezlerinin kurulmasına yönelik adımlar atıldı. Bugün BASİFED ve ortakları bilişim ve elektronik üzerine kuracakları ilk merkezin protokolünü imzaladılar. Özellikle Bölgesel Kalkınma Ajansları’nın kurulduğu günümüzde, bu merkezin Ajanslar ile iyi bir iletişim ve sinerji içerisinde çalışmasının önemi büyüktür. Bizler, bu merkezin çalışmalarını ve Kalkınma Ajansları ile gerçekleştireceği işbirliklerini dikkatle takip edeceğiz. Bu merkezin çalışmalarının yeni kurulacak diğerlerine örnek olabilmesini sağlamak için çaba sarf edeceğiz.

Ancak burada bir sıkıntımızı dile getirmeden geçemeyeceğim. Bölgesel İnovasyon Merkezleri projemize başladığımız günlerde, merkezlerin yürütücü kuruluşları iktisadi işletmeleri aracılığı ile sivil toplum örgütleri olabiliyordu. Ancak sonradan yürütücü kuruluşların üniversiteler ya da özel şirketler olması yönünde bir yönetmelik değişikliği yapıldı.

Değişikliğin hemen ardından, merkezlerin potansiyel ortakları arasında sorunlar yaşanmaya başladı. Yaşananlar, sorunun iki sebebi olduğunu işaret etti.

1- Proje yürütücüsü üniversite olduğu takdirde sektör yeteri kadar ilgi göstermiyor, kurulacak yapıyı sahiplenmiyor.

2 - Yürütücü kuruluş şirket olduğunda da, rekabet içgüdüsü ile BİM ortağı özel şirketler arası anlaşmazlıklar yaşanabiliyor.

TÜRKONFED olarak Bölgesel İnovasyon Merkezlerini ve tüm benzer yapıları en iyi yönetecek yapıların, iş dünyasının gönüllülük çerçevesinde bir araya geldiği, rekabetin değil, işbirliği kültürünün egemen olduğu sivil toplum kuruluşları olduğuna inanıyoruz. Bu görüşümüzü TÜBİTAK Başkanı Sayın Nükhet Yetiş’e de en kısa zamanda iletmek, yönetmeliğin sivil toplum kuruluşları lehine tekrar değiştirilmesi konusunu görüşmek arzusundayız.

Değerli konuklar,

BİM projesi danışmanımız ve Technolpolis Group Türkiye Direktörü Şirin Elçi, Technolpolis Group Uzmanı İhsan Karataylı ve TÜSİAD Sabancı Üniversitesi Rekabet Forumu Direktör Yardımcısı Selçuk Karaata inovasyonu ve kurulan Bölgesel İnovasyon Merkezimize benzer yapıları inceleyen bir rapor hazırladılar. Birazdan sizlere sunacakları bu değerli rapor için kendilerine teşekkürlerimi sunuyorum.

Sözlerimi, bir atasözünü hatırlatarak bitirmek istiyorum: Evet, bu gün Dünya zordadır. Bizim için daha da önemli olan, ülkemiz ekonomisi, insanımızın refahı, KOBİ’lerimizin geleceği zordadır. Ama unutmayalım, “Kul sıkışmayınca, Hızır yetişmez” atasözü de boşuna söylenmemiştir. Kriz sırasında yapılacak düzenlemeler sayesinde yakalanabilecek bir ivmenin ülkelerin kaderini değiştirebileceğinin örneklerini tarihte görüyoruz.

TÜRKONFED olarak TÜSİAD, Rekabet Forumu, UİG, TÜBİTAK gibi kuruluşlar ile sinerji içerisinde yaptığımız çalışmaların, bu çalışmalar sonucunda gösterdiğimiz alternatif yolların ülkemiz firmalarının, özellikle KOBİ’lerin Ar-Ge kültürüne, inovasyon becerisine katkıda bulunmasını diler, saygılarımı sunarım.

Paylaş: