TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Celal Beysel`in Başkanlar Konseyi Açılış Konuşması - Şanlıurfa

TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Celal Beysel`in Başkanlar Konseyi Açılış Konuşması - Şanlıurfa

TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Celal Beysel, 25 Nisan 2008 tarihinde Şanlıurfa'da Başkanlar Konseyi'nin açılış konuşmasını gerçekleştirdi.

Sayın Valim, Sayın Belediye Başkanım, Değerli Başkanlar, Saygıdeğer Konuklar, Basınımızın Kıymetli Temsilcileri,

Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu Başkanlar Konseyi’nin bu yılki ilk toplantısına hepiniz hoş geldiniz. TÜRKONFED Yönetim Kurulu adına sizleri saygıyla selamlıyorum. Akbank Genel Müdürü sayın Zafer Kurtul da bizleri kırmayarak bu toplantımıza katıldılar, kendilerine teşekkür ediyorum. Yolda, hem İstanbul havaalanında, hem de Ankara havaalanında Zafer beyin kulaklarını çınlattık. AKBANK’ın Wings kartı sayesinde uçak beklerken güzel bir ortamda istirahat ettik. TÜRKONFED üyelerine verilen ve harcama yapıldıkça konfederasyonumuza maddi katkı sağlayan bu çok faydalı kartı edinmenizi tavsiye ederim.

Tabii ki bu toplantımızın gerçekleşmesinde büyük emeği geçen tüm ŞUSİAD üyelerine, Başkan Fethi Baytekin’in şahsında en içten teşekkürlerimi sunuyorum. Ayrıca hem ŞUSİAD’a, hem de TÜRKONFED’e desteklerini esirgemeyen, DOGÜNSİFED Başkanımız sevgili Şeyhmus Akbaş’a da şükranlarımızı iletiyorum. Başkanlar Konseyi toplantımızın hepimiz için verimli geçmesini dilerim.

Başta ekonomi olmak üzere, ülke gündemindeki önemli konularla ilgili görüşlerimizi sizlerle paylaşmadan önce, kısaca TÜRKONFED faaliyetleri ile ilgili birkaç söz söylemek istiyorum.

Bildiğiniz gibi kuruluşumuzdan bu yana her yıl önemli bir konuyu tespit ediyor ve yıl içindeki çalışmalarımızı bu tema çerçevesinde gerçekleştiriyoruz. 2006 konumuz mesleki eğitimdi. Genç nüfusumuzun ve işverenlerin çok önemli bu sorununun takipçisi olmaya devam ediyoruz. 2007 yılında kadınların iş yaşamına entegrasyonunda karşılaşılan sorunları ele aldık. Bu konuda bir sempozyum yaptık. Başkanlar Konseyi toplantılarında konunun farklı yönlerini üyelerimizle birlikte ele aldık. Ankara’da kadın milletvekilleriyle bir toplantı düzenledik. Tüm bu çalışmalarımızın sonucunda, değerli akademisyenlerin önderliğinde, tartışma ve değerlendirme toplantılarının da katkısıyla, konuyla ilgili somut öneri ve bulgular içeren bir rapor hazırladık.

2008 yılında ise, KOBİ’lerin gelişimine katkıda bulunacak politikalar geliştireceğimiz bir projeye imza atıyoruz. “KOBİ’lerin Dönüşüm Mücadelesi: Küçük Firmaların Büyük Başarıları” adını verdiğimiz çalışmayla; istihdam ve katma değer yaratan, bölgesel gelişmede etkin rol oynayan, ihracat başarısı gösteren, yeni teknolojiler kullanan KOBİ’lerin başarı öykülerini derlemeyi, analiz etmeyi ve başarı faktörlerinin diğer KOBİ’lere örnek olmasını sağlamayı amaçlıyoruz.

Her projede olduğu gibi bu projemizde de çok değerli akademisyenlerle çalışıyoruz.  Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Erol Taymaz bu akademik kadroya başkanlık ediyor.

Bildiğiniz gibi 2008’de AKBANK, TÜRKONFED sponsoru olarak yanımızda olacak. Sayın Zafer Kurtul da biraz sonra özellikle KOBİ’leri ilgilendiren konularda bizleri bilgilendirecek.

Ayrıca projede, girişimciliği desteklemek amacıyla kurulmuş olan uluslararası sivil toplum kuruluşu ‘Endeavor’ ile de işbirliği yapacağız. Konuyla ilgili ayrıntıları değerli konuklarımız arasında bulunan Endeavor Derneği Genel Sekreteri Didem Altop’tan dinleyeceğiz.

KOBİ’lerin gelişimi için bugüne kadar benzeri yapılmamış bu projenin Türkiye ekonomisine katkısının çok büyük olacağını düşünüyoruz. Bu sayede KOBİ’lerin rekabet gücünün öncelikle ülke çapında daha sonra da uluslararası pazarlarda artırılması için uygun olanakları yaratmış olacağız. Yıl boyunca yapacağımız çalışmaların sonucunda oluşturacağımız raporun bundan böyle KOBİ’lerin gelişimi için referans olacağına inanıyoruz.

Tabii bu çalışmanın başarısı, sizlerin katkılarına da önemli ölçüde bağlı. Çünkü en iyi örnekleri toplayabilmemiz, sizlerden, belirlenen kriterlere uygun mümkün olduğu kadar çok başvuru almamıza bağlı. Bu nedenle, buradan bir kez daha federasyonlarımız ve  derneklerimiz aracılığıyla tüm iş insanlarımıza seslenmek istiyorum. Derneklerinize gönderilmiş olan başvuru formlarını doldurarak projeye katılınız.

Değerli Konuklar, Sayın Başkanlar

Türkiye ekonomisi büyümenin yavaşladığı, emtia fiyatlarının rekor derecede yükseldiği, yurtdışından kaynak sağlamanın zorlaştığı çetin bir küresel konjonktürden geçiyor. IMF, Dünya Bankası gibi kuruluşlar son 6 ayda küresel büyüme tahminlerini üç defa aşağıya doğru revize ettiler. Son dönemde petrol, gıda ve temel emtia fiyatlarında görülen yüksek oranda artışların küresel ölçekte enflasyon ile mücadeleyi ve büyümeyi olumsuz etkileyeceği açık.

Öte yandan, Türkiye ekonomisinin, bu küresel gelişmelerden bağımsız bazı sorunları olduğunu da biliyoruz. 2001 yılından bu yana en düşük büyüme hızı seviyesindeyiz. Enflasyon hedeflerin üzerinde seyrediyor. Cari açığımız riskli ölçüde büyük. İşsizlik yükseliyor. ABD ve Avrupa’nın durgunluğa girmesi ihracatımızı, petrol ve gıda fiyatlarındaki artış, enflasyon mücadelemizi olumsuz etkileyecek. Büyüme hızımızın düşmesi işsizlik sorununun bir kez daha ekonomi gündeminin en üst sıralarına çıkmasına neden olacak.

Böyle bir ortamda ekonomiye farklı bir bakış açısıyla yaklaşmak, reform sürecine hız kazandırmak, çıpalardan azami ölçüde yararlanmak ve çok titiz bir uygulama içinde olmak şarttır. Aksi takdirde ciddi refah kayıplarıyla yüz yüze gelebiliriz.

Mali disiplinin azami ölçüde korunması, gerekiyorsa bunun için IMF çıpasından yararlanma yoluna bir kez daha gidilmesi, düşünülmesi gereken önlemlerin ilkidir. Bu yıl, 2009 yerel seçimlerine destek olmak amacıyla hükümet mali disiplini 2007’de olduğu gibi gevşetirse, Türkiye ekonomisi bunu asla kaldıramaz. Bu, hükümetin, yerel seçimler sonrasında yönetilemez bir ekonomiyle karşı karşıya kalması anlamına gelebilir. Böylece 2009’u da işin içine katarsak kendi elimizle 3 kayıp yıl yaratmış oluruz.

Gıda fiyatlarında yaşanan oynaklığın yarattığı belirsizlik enflasyon beklentilerinin bozulmasına neden olmaktadır. Bu durum, küresel ekonomik ve finansal görünümün daha da kötüye gittiği bir dönemde beklenti yönetiminin ne kadar etkili yapılması gerektiğini bizlere göstermektedir.

Ayrıca, tarımda üretim ve piyasa koşullarının iyileştirilmesine yönelik reformların daha fazla ertelenmemesi gerekmektedir. Tarım ve gıda ürünlerinin satış, lojistik ve pazarlama hizmetlerinin iyileştirilerek maliyetlerin düşürülmesi, verimlilik artışlarını beraberinde getirecek ve gıda fiyatlarında yaşanan oynaklığın azaltılması için alan sağlayacaktır.

Sanayide ise dikkatleri KOBİ’ler üzerine toplamak gerekmektedir. Türkiye’nin istihdam ve katma değer artışı sağlamakla ilgili sorunlarının çözülebilmesi KOBİ’lere yönelik etkili mikro reformların devreye sokulması ile mümkündür. Sektörel ve bölgesel stratejiler geliştirilmesi, teşvik anlayışının köktenci bir biçimde değiştirilmesi şarttır.

Kuşkusuz burada en önemli noktalardan biri de hükümetin bu tür çalışmaları kapalı kapılar ardında yapmaması, iş dünyası ile geniş yelpaze içinde görüş alışverişi içinde olmasıdır.

Son olarak, mevcut ulusal ve uluslararası konjonktür içinde, AB çıpasını terk etmenin de, bu çıpaya geçici ihtiyaçlar çerçevesinde sanal biçimde sarılmanın da ciddi bir sorun yaratacağını dikkatlerinize sunmak istiyorum.

Türkiye AB ile ilişkilerinin uluslararası piyasalarda yarattığı olumlu algılamadan bir süredir yararlanamıyor. 2006’nın son çeyreğinden başlayarak bugüne kadar kâh AB’nin yersiz ve çifte standart sergileyen haksız tutumları yüzünden, kâh muhalefetin popülist yaklaşımları nedeniyle ve iktidarın da seçim süreci içerisinde muhalefete ayak uydurarak AB ilişkilerini soğutmasıyla adım adım bu çıpayı kaybeder hale geldik.

Türkiye’nin önündeki sorunların çözümünde ihtiyaç duyacağı siyasi mutabakatın ve demokratik açılımların, AB ilişkilerini de restore edeceğini ve yeniden pozitif bir zemine oturtacağını umabiliriz. Ekonomimizin eski dinamizmine kavuşması ise, bu süreçte, elimizi güçlendirici bir faktör olarak ortaya çıkacaktır.

Değerli üyeler,

TÜRKONFED olarak amacımız, Türkiye’nin “gelişmiş ülkeler arasında yer alma” idealine katkıda bulunmak, bölgesel ve sektörel potansiyelleri en iyi şekilde değerlendirerek, ekonomimizin rekabet gücünün artmasını sağlamaktır. Bütün bu projeleri bunun için gündeme getiriyor ve uygulamak için canla başla çalışıyoruz.

Ancak bu çalışmaların faydasını en yükseğe eriştirebilmek için, siyasal ve ekonomik ortamın da bunları destekler mahiyette olması lazım.

Siyasal planda bir kilitlenme ile karşı karşıyayız ve bu kilitlenme diğer alanlardaki gelişmeleri engeller hale gelmiş durumda.

Burada bizim gördüğümüz çıkış yolu, bir yandan yargıya güvenmek, hukukun üstünlüğünü, yargının saygınlığını her şeyin üzerinde tutmak, bir yandan da Türkiye’nin ihtiyacı olan kapsamlı Anayasa değişikliğini yapmaktır. Bunu yaparken amaç, mevcut sorunlara geçici çözüm aramak için değil, gelecekte aynı sorunlarla karşılaşmamak olmalıdır. Demokratik  şekil şartlarına uyarak ve yeterli süre vererek tartışılan; tartışmalarda geniş tabanlı mutabakat arayan bir yol izlenmelidir.

Daha açık söylemek gerekirse, iktidarın sadece türban ya da parti kapatma konularına odaklanan “cımbızlanmış” Anayasa değişikliği arayışlarının çıkar yol olmadığı artık görülmüştür. Yaşadığımız sorunlara, mutlaka, geniş mutabakat zemini olan, kapsamlı bir Anayasa değişikliği ile çözüm aranmalıdır. Demokratik bir ülkede, iktidarın kendinden saymadığı kesimlere sürekli meydan okuması da; muhalefetin doğru yanlış ayırt etmeden her değişimi engelleme çabası da aynı ağırlıkta yanlıştır. TÜRKONFED olarak bu tavırların ülkeye zarar verdiğini düşünüyoruz.

Tüm siyasi partiler ve toplumun tüm kesimleri sağduyu ile hareket etmeli, her konudaki gerilim, demokratik, olgun bir diyalog ve mutabakat ile oluşturulacak demokratik bir Anayasa ve çağdaş bir hukuk sistemi ile aşılmalıdır.

Bir yandan siyasette zeminin düzlenmesine çalışılırken, bir yandan da ekonomiyi odak noktasına oturtmak gerekmektedir. Dünya ekonomilerinin global krizle baş etmeye çalıştığı böyle bir dönemde, Türkiye’nin hâlâ eksik demokrasisinin sorunlarıyla uğraşıyor olması büyük bir talihsizliktir. Oysa içinde yaşadığımız dönemde ekonomide ertelenemez öncelikler tekrar öne çıkmış durumdadır.

Değerli arkadaşlarım,

Türkiye, 2001 krizinin ardından son derece güçlü bir gelişme ivmesi yakaladı. Bir yandan bu gelişmenin sınırlarına gelip dayanmışken, bir yandan küresel bir krizin tehdidine maruz kalmamız bizi büyüme stratejilerimizi yeniden düşünmeye zorluyor. Yeni koşullara uyum sağlayacak, fırsatlar yaratacak ve onları kullanacak yeni bir bakış açısına ihtiyacımız var. Ama biz ekonomiye odaklanamıyoruz. Bunun yerine, devlet ve yönetim krizine dönüşme potansiyeli taşıyan büyük bir siyasal gerilim yaşıyoruz. Bu gerilimi hep birlikte sağduyu ve mutabakat içinde çözmezsek, kaybımız muhtemelen 2008 ile sınırlı kalmayacak.

Bu nedenle, Genel Kurulumuzda tüm delegelerimize yaptığım çağrıyı burada bir kez daha tekrarlamak istiyorum:

TÜRKONFED, siyasal görüş ve parti ayrımı yapmaksızın, Türkiye’nin aydınlık geleceğine ve gelişmiş ülkeler arasında yer alma hedefine gönülden inanan iş insanları tarafından kurulmuş bir konfederasyondur. Bu özelliğimiz bizi bulunduğumuz her yerde, ülkenin siyasi partiler üstü hedeflerine ve gündemine büyük bir inandırıcılıkla dikkat çekme imkanını ve görevini vermektedir.

Tüm arkadaşlarıma çağrım şudur: Bulunduğunuz her yerde çevrenize Türkiye’nin ihtiyaçlarını, ideallerini ve hedeflerini hatırlatın. Gerilim bulaşıcıdır. Bazen öfke baldan daha tatlı gibi gelebilir. Ama siz gerilimin taşıyıcısı olmayın, önce demokrasi diyerek ve hukuk çizgisinden ayrılmadan, mutabakat zeminini oluşturmaya katkıda bulunmaya çalışın. Bunu yaparken de bilin ki, yalnız değilsiniz. Arkanızda yalnızca iş dünyası değil, çalışanlarımız ve toplumun sağduyu sahibi tüm kesimleri var.

Şimdi toplumsal ve siyasal mutabakat içinde, demokrasimizi çağdaşlaştırma, hukukumuzu demokratikleştirme; kuvvetler ayrımına saygılı, laik demokratik hukuk devleti anlayışını ve bireysel özgürlükleri geliştirme zamanıdır. Şimdi siyasal sorunları mutabakatla çözerek, ekonomiyi siyasetin ve toplumsal hayatın odağına koymak ve elbirliğiyle gelişme, refah ve huzur için çalışma zamanıdır. Biz TÜRKONFED mensupları olarak bu doğrultudaki tüm çabalara bugüne kadar olduğu gibi, bugünden sonra da katkı vermeye devam edeceğiz.

Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyor, hepinizi bir kez daha saygıyla selamlıyorum.

Paylaş: