Yoksullaştıran Büyüme

Yoksullaştıran Büyüme

Türkiye'de yoksullaştıran büyüme mi yaşanıyor? Ekonomide büyüme sağlanırken toplumun geneli için refah düzeyi düşmekte ise yoksullaştıran büyüme söz konusudur. Maalesef eldeki veriler,  Türkiye’de yoksullaştıran büyümenin yaşandığına işaret etmektedir.

Yoksullaştıran büyüme iktisat disiplininde kullanılan ve iki anlamda yorumlanabilir bir teoridir. İlk olarak bilimsel anlamıyla incelersek; ihracat artışına yönelik politikalar, bazen dış ticaret hadlerinin bozulmasına neden olabilir. Dış ticaret hadlerindeki bu bozulma ilerleyen süreçte ihracat gelirlerinde düşüşe ve refah kaybına yol açabilir. Bu durum literatürde “Yoksullaştıran Büyüme” olarak adlandırılan kuramın temelini oluşturmaktadır. Diğer bir yandan ise daha basit olarak bir ekonomide büyüme sağlanırken toplumun geneli için refah düzeyi düşmekte ise yoksullaştıran büyüme söz konusudur. Maalesef eldeki veriler, her iki anlamıyla da Türkiye’de yoksullaştıran büyümenin yaşandığına işaret etmektedir.

Düşen Ticaret Hadleri ve Artan İhracat Hacmi

TÜİK verilerine göre Türkiye’nin ihracat hacmi artarken ithalat da arttığı için dış ticaret açığında iyileşme sınırlı kalmıştır. 90-100 milyar dolar seviyelerini gören dış ticaret açığı 2021’de 46,13 milyar dolar olarak gerçekleşti. Enerji ve emtia fiyatlarındaki artış nedeniyle son yılların en yüksek dış ticaret açığının 2022’de kaydedilmesi bekleniyor.

Grafik-1: Dış Ticaret Hadleri

Dış ticaret haddi, ihracat fiyatlarının ithalat fiyatlarına oranıdır. Türkiye’de şu an azalan ticaret haddi söz konusu. Bunun ilk kısmı kur ataklarıyla geldi. ikinci sebep ise enerji bağımlısı bir ekonomi olarak artan fiyatlardan diğer ülkeler gibi olumsuz etkilenmemizdir. Ticaret haddinin 100'ün altında olması ihracat fiyatlarının, ithalat fiyatlarından düşük olduğunu gösteriyor. Yeni Ekonomi Modeli'nin sonuçlarından birisi de  ticaret haddinin gittikçe azalması olduğu düşünülmektedir. 

Yapılan ampirik çalışmalarda ekonomik büyüme ile ticaret hadleri arasında simetrik bir ilişki gözlemlenmiştir. Yapılan çalışmalara göre hadlerdeki istikrarsızlığın büyüme ve yatırımları negatif etkilemesi beklenir. Bir çok ülkede son yıllarda ticaret hadleri aşağı ve yukarı yönlü harekete geçti özellikle pandemi sonrası dönemde. Ancak Türkiye’nin ticaret hadleri OECD ülkelerine kıyasla da oldukça düşük olduğunu görüyoruz.

2018’den bu yana gerek ekonomik yavaşlama gerekse de ihracat yanlı politikalar nedeniyle cari açıkta düşüşler yaşandı. Ancak 2021 Kasım’ından bu yana cari açık gittikçe arttı. Öyle ki 2021’in ilk 7 ayındaki cari açık, 2022’nin ilk üç ayındaki 26,4 milyar dolarlık cari açığın altında kalmaktadır.

Grafik-2: Dış Ticaret Verileri


Hanehalkı Gelirleri ve Büyüme    

Grafik-3: İşgücü Ödemelerinin GSYH'ya Oranı


Grafik-3'te 2020’nin birinci çeyreğinde %31,3 olan işgücü ödemeleri oranının, 2021 dördüncü çeyrekte %25,5’e kadar gerilediği görülüyor. 2016-2021 yılları en azından 3 döviz atağı ve ekonomi yönetiminin istikrar amaçlı politikalarını barındırıyor. Türkiye’nin en önde gelen iktisat tarihçilerinden olan Boratav şöyle diyor: “Beş yıl içinde net hasılada işçi sınıfı payının 6,8 puan düşmesi, Türkiye iktisat tarihinde benzeri pek olmayan bir bölüşüm şokudur.” Bu arada en keskin düşüşün 2021’de yaşandığını ve 2021’de büyümenin %11 olarak gerçekleştiğini hatırlatmakta fayda var. 2022 için ise reel ücret beklentilerinin daha karamsar olduğu bilinen bir gerçek.

Ekonomik büyüme hedefiyle oluşturulan bazı politikaların geniş halk kitlelerinin refahını arttırdığını söylemek bir yana yoksullaşmasına sebep olabildiğine dair bir çok işaret sunulabilir. Türkiye’nin ihracatını sırtlayan 5 sektörden biri olan hazır giyimde kapasite kullanımı yüzde 83,9’a, tekstilde yüzde 81’e ulaşırken diğer ihracat yoğun sektörlerde de kapasite kullanım oranı sınırlarını zorluyor.

Grafik-4: Asgari Ücret ve Enflasyon Kıyası

DİSK’in Aralık 2021’de yayınlanan "Asgari Ücret Gerçeği-2022" başlıklı raporuna göre bugün Türkiye’de 10 milyon kişi asgari ücretle çalışıyor. Rapor; 3 milyon 400 bin işçinin asgari ücretin altında bir ücretle çalıştığını ve bin 500 liradan daha az ücretle çalışan işçi sayısının da 1 milyon 700 bin olduğunu ortaya koyuyor. Rapora göre asgari ücret ve altında bir ücretle yaşamını sürdürem işçilerin sayısı da 6 milyon 300 bin ve özel sektörde asgari ücret düzeyinde çalışanların oranı %69’tur. 

Türk-İş'in araştırmasında, 2022 mart ayında 4 kişilik ailenin açlık sınırı 4 bin 928, yoksulluk sınırı 16 bin 52 lira olarak hesaplandı. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu'nun Mart ayı açlık-yoksulluk araştırmasına göre, açlık sınırı 5 bin 738 TL ve yoksulluk sınırı 11 bin 611 TL oldu. Asgari ücretin 4.253 TL olduğu dikkate alındığında ücretli kesimlerin geçim sorunları daha iyi anlaşılabilir. 

Türkiye’de istihdamda yer alan her 100 kişiden 9’unu ücretsiz aile işçileri oluşturuyor, toplam sayıları 2 milyon 695 bin kişi. İstihdamda yer almalarına karşın sosyal güvenlik sigortasından yoksunlar. 

Kredilere Erişim

Öncelikli verilen her kredinin bir anlamda servet ve/ve ya gelir yaratma aracı olduğunu vurgulamak gerekiyor. Kredi kullandırımında, ekonomi yönetiminin sektörel tercihleri, sektörlerin karlılıklarını farklılaştırabilir. Aynı şekilde tüketici kredilerinin baskılanması ve banka kaynaklarının olabildiğince üretime kanalize edilmesi de hanehalkları açısından satın alma gücünü zedeleyici etki yapabilir. Halihazırda toplumun büyük kısmını oluşturan yoksul ve ücretliler hayat pahalılığı ile mücadele ederken, kredi erişimlerinin de oldukça kısıt altında kaldığını görüyoruz. Kapitalizmi şu veya bu biçimde benimsemiş bütün ülkelerde hanehalkı borcunun ekonomik büyüme ve refahın en önemli dinamiklerinden olduğu bilinen bir olgudur.

Grafik-5: Tüketici ve Bireysel Kredilerin Toplam Krediye Oranı

Grafik-6: Ticari Kredilerin Toplam Krediye Oranı


Yukarıda görüldüğü gibi ticari kredilerin, toplam krediler içerisindeki payı artarken; tüketici kredilerinin payı azalmaktadır. Hanehalkı borcunun GSYİH’e oranı da ciddi azalış gösterdi. Diğer bir yandan ilginçtir ki 2021 yılında %15,1 ile en büyük ikinci büyüme kalemi hanehalkı tüketimi olmuştur.

Artan Eşitsizlik

Grafik-7: Yıllara Göre Yoksul Sayısı

TÜİK verilerinde yoksul sayısı artıyorken gini katsayısında Türkiye’nin 2020’de yakın tarihindeki ortalamasına yakın olduğunu görüyoruz. TÜİK Gini verileri ile OECD verileri uyuşmasa da OECD gelir eşitsizliği verilerine göre Türkiye’nin en yüksek Gini katsayısına sahip OECD ülkelerden olduğunu görüyoruz. Grafik-7 ve Grafik-8'a baktığımızda, yoksulluk ile mücadelede daha ciddi adımların atılması gerektiği net bir biçimde anlaşılıyor.

Grafik-8: Yıllara Göre Gini Katsayısı

Covid-19 Pandemisi’ne Karşı Ekonomik Önlemler

Koronavirüs şokuna tepki olarak politika faizi 300 baz puan düşürülmüştü. Bu indirimler artan enflasyonist baskı nedeniyle daha sonra tersine döndü ve TCMB'nin politika faizi % 19’a kadar arttırıldı. Ayrıca, 31 Mart'ta TCMB doğrudan devlet tahvili alım programını uygulamaya koymuş ve bankalara olan likidite olanaklarını önemli ölçüde artırılmıştır.

IMF verilerine göre 2021 Mart ayı itibarıyla, ihtiyari mali destek paketinin tamamının 638 milyar TL’ye (GSYİH'in %12,7'si) tekabül ettiği tahmin ediliyor. Bunun yaklaşık 165 milyar TL'si (GSYİH'in %3,3'ü) doğrudan bütçeden karşılanan önlemler şeklindedir.
Mali önlemler şunları içermektedir: - i) firmalara ve hanehalklarına kredi garantileri verilmiştir (GSYİH'in %6,4'ü); ii) devlete ait bankaların kredi hizmeti ertelemeleri sağlanmıştır (GSYİH'in yüzde 2,6'sı); iii) işletmeler için vergi ertelemeleri sağlanmıştır (GSYİH'in %1,4'ü; iv) kamu bankalarına öz sermaye enjeksiyonları gerçekleştirildi (GSYİH'in %0,4'ü); ve v) Mart 2021'de sona eren kısa vadeli bir çalışma planı uygulandı (GSYİH'in %0,6'sı). Ayrıca, bazı mallarda (örneğin yemek ve konaklama hizmetleri) Mayıs 2021'e kadar KDV düşürüldü. Son olarak, ülke çapında çalışanların işten çıkarılması yasağı 1 Temmuz 2021’e kadar yürürlükte kaldı.

Torba yasalar ile istihdam destekleyici kanunlar getirildi. Esnaf ve küçük işletmeler için hibe paketi ve çiftçiler için kredi ertelemeleri, KOBİ'ler için Kredi Garanti Fonu destekli kredi planı açıklanmıştı. TL banka mevduatlarında uygulanan stopaj ve sektör bazında KDV indirimleri Temmuz ayı sonuna kadar uzatıldı.

Grafik-9: Covid-19 Yardım Paketleri

2021 Temmuz’da yayınlanan IMF Database verilerine göre Türkiye’nin doğrudan yardımları gelişmekte olan ekonomilere kıyasla düşük ve gelişmiş ekonomilere kıyasla çok düşük kalmaktadır. Yapılan yardımlar büyük oranda dolaylı yardımlar olup, büyük kısmı kredi ve garantilerden oluşmaktadır. Pandemi döneminde yapılan nakdi ve ayni yardımlar ise bir çok gelişmiş veya gelişmekte olan ülkenin altında kaldı. Mikro işletmeler, esnaflar ve hanehalklarının olumsuz finansal durumları, düşük enflasyon ve düşük faiz oranları altında kredilerle aşılmaya çalışıldı. Ancak en nihayetinde özellikle geniş halk kitlelerini temsil eden hanehalklarının ekonomik refahı pandemi nedeniyle kötüleşti. 

Sonuç

Teknik tanımı ile Türkiye’de yoksullaştıran büyüme yaşandığı birçok sektörel veya makro çalışmada (Yiğit, M., & Yiğit, A. G., 2018; KESGİNGÖZ, C. G. H, 2018; ŞAHİN, L., 2021.) gösterilmiştir. Bu yazıda açıklandığı üzere hanehalkları yoksullaşırken, ekonomi büyümekte ve sanayi üretimi artmaktadır. Cari fazla verilemese de ihracatta ciddi artışlar yaşanmıştır. Ancak diğer yandan hem yoksul sayısı artmış hem de toplumsal refah kaybı yaşanmıştır. Kur Korumalı Mevduat ve finansmanın özellikle ticari kredilere yönlendirilmesi servet transferi sorununu gündeme getirmektedir. Geçmişte ve günümüzde hem Türkiye'de hem dünyada pek çok örneği olduğu gibi, hükümetler zaman zaman bazı sektörlerin lehine olacak iktisadi kararlar alabilirler. Günümüzde ise ihracat ve sanayiye dayalı bir büyüme modeli hızla benimsenmeye başlandı. Ancak bu model; bankacılık sektörüne, istihdama, cari açık finansmanına, para politikasına, maliye politikasına ve kalkınmaya yönelik fizibilite/planlama çalışması olmadan yürütüldüğü eliştirilerine maruz kalmaktadır. Halk kitlelerinin yüksek enflasyon altında refah kaybı yaşadığı, borçlanamadığı, gelirini özellikle temel ihtiyaçları için harcayabildiği bir ekonomide makul birtakım politikalar geliştirilerek yoksullukla mücadele edilmesi bütün sosyo-ekonomik tabakaların yararına olacaktır.


Kaynakça

-AYTEKİN, İ., & AKSOY, E. Yoksullaştıran Büyüme Teorisinin Kuru Kayısı İhracatına Uygulanması: Türkiye Örneği. Fiscaoeconomia, 5(2), 538-555.

-Yiğit, M., & Yiğit, A. G. (2018). Yoksullaştıran Büyüme Hipotezinin Sınanması: 2003-2018 Türkiye Örneği. İzmir Uluslararası İktisadi İdari Bilimler Kongresi, 2103-2114.

-ŞAHİN, L. Immiserizing Growth: A Panel Data Approach for Selected Countries. İzmir İktisat Dergisi, 36(4), 738-744.

-KESGİNGÖZ, C. G. H. Yoksullaştıran Büyüme: Türkiye Örneği.

-TÜİK: https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Dis-Ticaret-Endeksleri-Subat-2022-45526&dil=1

-OECD: https://data.oecd.org/trade/terms-of-trade.htm

-2016-2021'in Bölüşüm Göstereleri, Korkut Boratav

-https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Donemsel-Gayrisafi-Yurt-Ici-Hasila-IV.-Ceyrek:-Ekim-Aralik-2021-45548

-https://www.haberturk.com/sayilari-27-milyon-istihdamlar-ama-sosyal-guvenlikten-yoksunlar-3408709-ekonomi

-https://www.dogrulukpayi.com/bulten/turkiye-de-gelir-dagilimindaki-esitsizlik-artarak-devam-ediyor

-https://data.oecd.org/inequality/income-inequality.htm#indicator-chart

-https://www.imf.org/en/Topics/imf-and-covid19/Policy-Responses-to-COVID-19#T

-https://www.imf.org/en/Topics/imf-and-covid19/Fiscal-Policies-Database-in-Response-to-COVID-19


Paylaş: