Tarkan Kadooğlu Lansman Toplantısı Konuşması

Tarkan Kadooğlu Lansman Toplantısı Konuşması

16 Aralık 2015 tarihinde gerçekleştirilen “Yeni Anayasa’ya Doğru: Kurumsal Reform ve Demokrasi Kültürünün Gelişimi" raporu tanıtım toplantısında TÜRKONFED Başkanı Tarkan Kadooğlu'nun yaptığı açılış konuşmasının tam metni aşağıda yer almaktadır.

Sayın Meclis Başkanım... Sayın Bakanım... Siyasi partilerimizin değerli milletvekilleri... Yabancı ülkelerin kıymetli büyükelçileri ve temsilcileri... Kıymetli iş insanları... Basınımızın değerli temsilcileri... Hanımefendiler... Beyefendiler...

Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Yönetim Kurulu adına hepinizi saygıyla selamlıyor ve hoşgeldiniz diyorum.

TÜRKONFED’in Türkiye ekonomisine ve kalkınmasına olduğu kadar, demokratik gelişimine de katkı sunmaya çalıştığını, buna yönelik çalışmaların içinde büyük bir heyecanla yer aldığını biliyorsunuz. Bugün yine Türkiye’mize, kalkınmamıza, demokrasimize ve çocuklarımızın geleceğine katkı sunacağını düşündüğümüz bir çalışmamızı sizlerle paylaşmanın heyecanı içindeyiz.

 

Değerli konuklar,

Türkiye’nin içinden geçtiği bu dönem, bir çok fırsatı ve riskleri içinde barındırıyor. Bizler her platformda bu fırsatlardan bahsederken, aynı zamanda risklerden de bahsetmeye çalışıyoruz.

Bağımsız, gönüllülük esasıyla çalışan bir iş dünyası örgütü ve düşünce kuruluşu olan TÜRKONFED de, sorumluluğunun farkında olarak, bu görevi yerine getirmeye çalışıyor.

Türkiye’de öncü bir iş dünyası örgütü olarak, bölgelerarası gelişmişlik farklılıklarını azaltmak, kadınların sosyal ve iş hayatına katılımını artırmak, Türkiye’nin demokratikleşmesi, hukukun üstünlüğü, çözüm süreci ve bütün bunları destekleyen Avrupa Birliği üyeliği konusunda net duruşlar sergiliyor ve bu süreçleri destekliyoruz. Söz konusu alanlarda çeşitli çalışmalar yapıyor, kapsamlı raporlar hazırlıyoruz.

Brüksel temsilciliğimizle Avrupa’nın kalbinde çalışmalarımızı sürdürürken, Avrupa’nın en büyük iş dünyası kuruluşlarından biri olan, Avrupa Kobi Birliği Üyesi olarak, küresel alanda da etkili çalışmaların içinde yer alıyoruz. Almanya’dan, Gürcistan’dan, Kıbrıs’tan, Irak’tan ve Ukrayna’dan üye iş insanları derneklerimiz ile küresel ölçekte büyümeye devam ediyoruz.

Federasyonlarımıza bağlı her bir derneğimizin kendi bölgesinde yarattığı katma değerin toplamı olarak, Türkiye’de ciddi bir etki gücüne ulaştığımızı da ifade etmek isterim. Zira, 24 federasyon, 186 dernek, 24 bin 100 iş insanı, yaklaşık 40 bin civarında şirket ile, kurumlar vergisinin yüzde 86’sını karşılayarak, Türkiye dış ticaretinin yüzde 83’ünü gerçekleştirerek, tarım ve kamu dışı kayıtlı istihdamın yüzde 55’ini sağlayarak, Türkiye ekonomisinin şah damarı konumuna geldik.

 

Değerli konuklar,

TÜRKONFED olarak iş dünyasının ve toplumun sorunlarına çok sesli, tarafsız ve yapıcı bir bakış açısıyla sahip çıkmaya çalışıyoruz. Sorunları tespit ediyor, çözümlere odaklanarak, öneriler getiriyoruz. Bugüne kadar bölgesel kalkınmadan KOBİ’lere, mesleki eğitimden iş dünyasında kadın konusuna, istihdam ve gelir dağılımından demokratikleşme alanlarına kadar çok önemli konularda raporlar hazırladık. Sadece rapor hazırlamakla kalmadık. Tespit ve önerilerimizi karar mercilerine; en başta hükümetimiz ile kamu kurum ve kuruluşlarına da aktardık ve aktarmaya devam ediyoruz.

Bildiğiniz üzere önceki yıllarda “Orta Gelir Tuzağı” raporlarını yayınladık. Türkiye’yi bölgesel ve sektörel açıdan ele alıp, bölgelerin üretim yapıları, sektörlerin teknoloji düzeyleri ile dış ticarete göre bölgesel kalkınma evrelerini tespit ettik. Bu raporlar bize gösterdi ki "Orta Gelir Tuzağı"ndan bizi çıkaracak olan en temel parametre gelişmiş bir demokrasi kültürüdür.

 

Değerli konuklar,

Türkiye son 20 ayda dört seçim yaşarken, 2015 yılı, yaşadığımız iki önemli seçim dolayısıyla, ekonomik ve demokratik reformlar açısından durgun bir yıl oldu. 1 Kasım seçimlerinden sonra Türkiye’nin kaybedecek bir günü bile olmamalı. Böyle bir  lüksümüz yok.

Bölgemizde yaşanan ateş çemberi, Avrupa Birliği’nin ekonomik ve siyasi krizleri, Suriye’de yaşanan iç savaş ve bu savaştan kaynaklanan mülteci sorunu, Irak’ta yaşanan siyasi belirsizlik, Ukrayna’da yaşanan krizler, Ankara, Beyrut ve Paris saldırılarıyla birlikte artan küresel terör tehdidi ve en son Rusya ile olan uluslararası kriz gibi dünya siyasi iklimi açısından çok önemli ve kritik zamanlardan geçiyoruz.

Bu süreçler yaşanırken, artık Türkiye’nin geçmişin alışkanlıkları ve iklimi ile devam edemeyeceği, yeni bir siyasi kültüre geçmesi gerektiği, bir zorunluluktur. Ekonomisi güçlü, iç barışını sağlamış, demokrasi kültürünü içselleştirmiş ve derinleştirmiş, sosyal sorunlarını çözmüş bir Türkiye’nin hem kendine hem de bölgeye katacağı çok şey vardır.

Son zamanlarda hiç olmadığı kadar huzura, iç barışa, birlik ve kardeşliğe ihtiyaç duyduğumuz günlerden geçiyoruz. Bugün ülkemizin Doğu ve Güneydoğusu’nda yaşanan acılar hepimizin acılarıdır. Her gün gelen ölüm haberleri, kepenkleri kapalı iş yerleri, aksayan eğitim ve sağlık başta olmak üzere kamu hizmetleri, göç etmek zorunda kalan bölge halkının yaşadıkları ülkemizin ortak acısıdır. Ülkenin batısından doğusuna, kuzeyinden güneyine bir arada yaşama kültürünü geliştirmemiz, sorunlarımızı demokrasi ve barış paydası altında gerçekleştirmeliyiz.

1 Kasım Genel Seçimleri’nin ardından kurulan 64. Hükümet’imize bu aşamada çok önemli sorumluklar düşmektedir. Ekonomideki yapısal reformlardan Avrupa Birliği hedefine, özgürlüklerden Yeni Anayasa’ya kadar ertelenen, dondurulan, zamana bırakılan reformlar için gereken iradenin ve adımların bir an önce atılması gereken bir zaman dilimindeyiz. Yeni Anayasa, Reformlar ve Avrupa Birliği Bulvarı’nda, “Köprüden Önce Son Çıkış”ı kaçırmadan, gelişmiş demokrasi yoluna girilmesi artık bir zorunluluktur.

Bu nedenle TÜRKONFED olarak, Türkiye’nin ana rotasını oluşturan, gelişmiş demokrasi standartları ekseninde, değerli hocalarımızın kaleme aldığı kapsamlı bir raporu sizlerle paylaşıyoruz.

 

Değerli konuklar,

Demokrasi ancak kurumsallaşmış yapılarla mümkündür. Bir ülkenin kurumları, gücünü demokrasiden alır. Ekonomik kalkınma ve yatırımların sürdürülebilirliği de ancak demokrasinin evrensel standartlarının uygulanması ile elde edilir. Gelişmiş bir ekonomi için, gelişmiş bir demokrasi şarttır.

TÜRKONFED olarak bizler de, Türkiye’nin hemen her alanındaki sorunlarına duyarlılık gösterirken, ekonomi ve demokrasi arasındaki bu değerli ilişkiyi ortaya koymak; demokrasinin, ekonomik gelişme ve kalkınma için ne kadar hayati olduğunu göstermek istedik.

“Yeni Anayasa’ya Doğru: Kurumsal Reform ve Demokrasi Kültürünün Gelişimi Raporu” ile Türkiye’de demokrasinin; kurumsal ve zihniyet olarak güçlenmesinin, ekonomik istikrarın sagˆlanmasının, aynı zamanda da toplumsal sorunlarımıza çözümün ön kos¸ulu olduğunu söylüyoruz.

Gerek “sürdürülebilir ekonomik büyüme”nin gerçekleşmesi, gerekse son yıllarda ekonomik karar vericiler arasında uzlas¸ılan “Orta Gelir Tuzagˆı”ndan çıkmak için, etkin denge ve denetleme sistemi ile gelişmiş bir demokrasi anlayışı olmazsa olmazımızdır. Devlet ve düzenleyici kurumların, adil ve etkin çalışması da, ekonomik kalkınmayı hızlandıracaktır.

Raporumuzda, demokrasi ekonomi ilişkisini tüm yönleriyle ortaya koyarken, bu ilişkinin pratikte de sağlıklı yürüyebilmesi için, yeni bir Anayasa’nın önemli olduğunu vurguladık. TÜRKOFED’e göre Yeni Anayasa yapımı, ekonomik kalkınma, demokratikleşme, iyi yönetişim, sosyal sorunların çözümü gibi birçok alanda, bugünün ve yakın geleceğin, temel gündem maddelerinin başında gelmektedir. Yapılan tüm değişikliklere rağmen, 1982 Anayasası, karar vericiler ve toplumun farklı kesimlerinin uzlaştığı gibi Türkiye’ye dar gelmektedir.

Raporumuzda, Yeni Anayasa için somut öneriler getirmiyoruz. Bir Türkiye demokrasi haritası sunuyoruz. Amacımız, yeni anayasa tartışmalarına, özellikle de demokrasinin kurumsallaşması ve toplumsal her alanda uygulanmasına katkı vermektir. Yeni Anayasa yapım sürecinde, ister parlamenter sistemde kalalım, ister başkanlık sistemine geçelim; asıl önemli ve belirleyici olan, Türkiye’nin, iyi, adil, istikrar ve güven içinde yönetilmesi, birlikte yaşama kültürünün güçlendirilmesi, demokratik, kurumsal ve zihniyet değerlerine sahip olunmasıdır. Yani en temelde, demokrasinin her alanda içselleşmesidir. Birlikte yaşama kültürünü çoğaltmak ve gelişmiş demokratik standartlara kavuşmak için hep birlikte Yeni Anayasa sürecini desteklemeli, katkı vermeliyiz. Hepimize ve özellikle Meclis’te grubu bulunan siyasi partilerimize ve bugün yeni dönem ilk toplantısını gerçekleştiren Anayasa Komisyonuna büyük sorumluluklar düştüğünü hatırlatmak isterim.

Çoğulcu bir özgürlük ortamı yaratılmaksızın refah toplumunun gelişmesi, sürdürülebilir büyümeyi sağlaması mümkün görünmemektedir. Bu kapsamda sağlam bir çıpa olan ‘AB üyeliği hedefimiz’ ve devam edeceğini umduğumuz ‘Çözüm Süreci’ de önemlidir. Yeni Anayasa yapım sürecinin, bu alanlardaki ilerlemeyi de destekleyeceği açıktır.

Son günlerde Türkiye-AB ilişkilerinde yaşanan olumlu havanın Avrupa Birliği hedefimiz, ve Yeni Anayasa yapım süreci için olumlu bir iklim yarattığına inanıyoruz. 17. Fasılın açılmasını memnuniyetle karşılarken, 23. ve 24. Fasılların da bir an önce açılmasını bekliyoruz. Tam üyelik müzakerelerinin yeniden canlandırılması, Türkiye’nin “AB çıpası”nı güçlendirecek, Yeni Anayasa yapım sürecinde demokrasimizi pekiştirecektir.

 

Değerli konuklar,

Raporda ulaştığımız bir başka tespit de, sivil toplumun, özellikle iş dünyası örgütlerinin, ekonomik ve demokratik kurumların aşınmaması için oynadıkları denetleyici roldür. Kurumları, denge ve denetim mekanizmaları yeteri kadar güvence altına alınmış, bireysel ve kolektif özgürlükleri evrensel ölçülerde genişletilmiş bir demokratik yönetim sisteminde, demokrasi kültürünün arzu ettiğimiz toplumsal derinliği kazandığını; yani, “Orta Demokrasi Tuzağı’na” düşülmediğini görüyoruz.

Raporumuzun hazırlanmasında ve sunulmasında büyük destekleri olan İsveç İstanbul Başkonsolosluğu'na ve Konrad Adenauer Vakfı'na özel bir teşekkürü borç bilirim. 

TÜRKONFED olarak bundan sonra da Yeni Anayasa yapım sürecinde reformları daha derinlemesine irdeleyecek ve önerilerimizi araştırma raporları ile hükümetimize ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına sunmaya devam edeceğiz. 2016 yılında yerel yönetimler ve yerel demokrasi alanında AB standartlarına uygun reform önerileri üzerinde çalışacağız. Yani, bir iş dünyası örgütü ve düşünce kuruluşu olarak Türkiye’nin demokrasi yolculuğuna, bu alanda da yapacağımız çalışmalarla katkı vermeye devam edeceğiz.

Son olarak, Türkiye’nin gelişmiş demokrasi standartları için kurumsal reform ve zihniyet değişiminin bir an önce hayata geçirilmesinin önemini hatırlatarak, o dönem Anayasa Uzlaşma Komisyonu Başkanımız olan ve Yeni Anayasa yapım sürecini yakından bilen Meclis Başkanımız Sayın Cemil Çiçek, eminim yaşadığı tecrübelerini de bizlerle paylaşacaktır.

Hepinize katılımınızdan dolayı tekrar teşekkür ediyorum. TÜRKONFED olarak hazırladığımız raporumuzun ülkemize, demokrasimize, ekonomimize hayırlı olmasını diliyorum.

 

Paylaş: