“Ekonomik Kalkınmanın Yolu, Hukukun Üstünlüğü ve Hesapverir Kurumlar İnşa Etmekten Geçiyor”

“Ekonomik Kalkınmanın Yolu, Hukukun Üstünlüğü ve Hesapverir Kurumlar İnşa Etmekten Geçiyor”
  • TÜRKONFED ve Daha İyi Yargı Derneği iş birliği ile hazırlanan “Yapısal Reformlar: Orta Gelir ve Orta Demokrasi Tuzakları” Politika Raporu Ankara’da gerçekleştirilen zirvede açıklandı.
  • Ekonomik gelişmişlik ile demokrasi ve hukuk arasında sıkı bağların bulunduğuna işaret edilen politika raporunda, Türkiye’nin ‘Tam Eksiksiz Demokrasi’ seviyesine gelmesi için “Orta Gelir”, “Orta Demokrasi” ve “Orta Eğitim” tuzaklarından kurtulmasının öncelikli olduğuna dikkat çekildi.
  • BM Türkiye Mukim Koordinatörü (tedviren) Alvaro Rodriguez ve AB Türkiye Masası Şefi Bernard Brunet’nin de katılısıyla gerçekleşen zirveden çıkan ortak sonuç ise, ekonomik kalkınma için hukukun üstünlüğü ve hesapverir kurumların inşası için birlikte çalışılması gerekliliği oldu.

24 EKİM 2019 – ANKARA / Ankara 24 Ekim’de önemli bir zirveye ev sahipliği yaptı. Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) ve Daha İyi Yargı Derneği iş birliği ile düzenlenen “Yapısal Reformlar Zirvesi” Ankara JW Marriot Otel’de gerçekleştirildi. Birleşmiş Milletler Türkiye Mukim Koordinatörü Alvaro Rodriguez, Avrupa Komisyonu Türkiye Masası Şefi Bernard Brunet, TÜRKONFED Başkanı Orhan Turan, Daha İyi Yargı Derneği Başkanı Av. Mehmet Gün, İç Anadolu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu (İÇASİFED) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ahmet Kurt ve ekonomist Prof. Erinç Yeldan’ın konuşmacı olduğu zirvede, ekonomi ile demokratik gelişmişlik arasındaki bağ masaya yatırıldı. Zirvede, iki derneğin ortaklaşa ele aldığı “Türkiye'nin İkilemi; Orta Gelir ve Orta Demokrasi Tuzağı” politika raporu da kamuoyuna sunuldu.

Alvaro Rodriguez: “Etkili, hesapverir ve kapsayıcı kurumlar için birlikte çalışmalıyız”

Zirvede konuşan BM Türkiye Mukim Koordinatörü Alvaro Rodriguez ise, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na atıfta bulunarak “Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları, gelecek için ilham verici ve kapsayıcı bir vizyon sunuyor: Yoksulluğun, adaletsizliğin ve ayrımcılığın olmadığı bir dünya, şimdiki ve gelecek kuşaklar için sağlıklı bir dünya. Amaçlar, tüm sektörlerin sürdürülebilirlik için ortak vizyonunu temsil ediyor” şeklinde konuştu.

Bernard Brunet: Hukukun üstünlüğü, ekonomik gelişme ve kamu yönetimi birlikte gelişmeli

Avrupa birliği’nin genişlemesi sürecinde aday ülkelerden üç konuda gelişim beklediklerini kaydeden AB Türkiye Masası Şefi Bernard Brunet, “Bunların ilki, hukukun üstünlüğü, temel haklar ve özgürlükler, ikincisi ekonomik gelişme, üçüncüsü ise kamu yönetiminin kalitesi… Bu üç sütun eş zamanlı olarak inşa edilmesi gerçek anlamda ilerlemeyi sağlar. Bir başka önemli konu da düzenleyici yapıların kalitesidir. Devletler, düzenleyici kurumlarını ne kadar hukukun üstünlüğü kuralına göre şeffaf ve vatandaşlarını kapsayacak şekilde yaparsa ilerleme o kadar hızlı olacaktır” şeklinde konuştu.

Orhan Turan: “Bir ülkenin kurumları gücünü demokrasiden alır”

Konuşmasına, “Ülkemizin sürdürülebilir kalkınması ve rekabetçiliği için üç önemli tuzaktan, yani Orta Gelir, Orta Demokrasi ve Orta Eğitim tuzaklarından kurtulması gerekiyor” diye başlayan TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, Türkiye’nin tam ve eksiksiz bir demokrasiyi hak ettiğinin altını çizdi. Turan, şöyle devam etti:

“1996 yılında 3,30 olan demokrasi endeksimiz, 2009 yılında 5.76’ya kadar yükselmişti. Kişi başı milli gelirimizde 3 bin dolardan, 10 bin 800 dolar seviyelerine geldi. Hatta 12.300 dolarlara kadar yükseldi. Böylece Türkiye Orta Gelir Tuzağı’nı aşma noktasına ulaşmıştı. Son 5 yılda ise gözle görülür bir gerileme söz konusu. Demokrasi Endeksi’nde 2018 yılında 167 ülke arasında 10 basamak gerileyen ülkemiz 110’uncu sırada yer aldı. Demokrasi puanımız ise 4.88’den 4.37’ye geriledi. Ülkemizin bu sıralamayı hak etmediğini düşünüyoruz.”

Demokrasinin ancak kurumsallaşmış yapılarla mümkün olduğuna işaret eden Turan, “Bir ülkenin kurumları, gücünü demokrasiden alır” diyen Turan, “Kural bazlı politika yapımı ekonomide öngörülebilirliği artırır, güveni sağlar. Bu nedenle güçlü bir ekonominin temelinde güçlü kurumlar vardır. Hukuk devleti başta olmak üzere kurumlarımızı ve demokrasimizi güçlendirecek her türlü adım ekonomimizi de güçlendirecek, finansal istikrara katkı yapacaktır. Siyasi Partiler ve Seçim Kanunu başta olmak üzere kurumların denge ve denetim mekanizmasının, sağlıklı işlemesini güvence altına alan, bireysel ve kolektif özgürlükleri, evrensel ölçülerde genişleten, bir demokratik yönetim sistemi, toplumu ve ekonomiyi arzu edilen derinliğe kavuşturacaktır” şeklinde konuştu.

Mehmet Gün: “Ekonomik kalkınma için hukukun üstünlüğü ve hesapverirlik şart”

Aynı zamanda “Orta Gelir ve Orta Demokrasi Tuzakları ve Çözüm Yolları” Politika Raporu’nu kaleme alan Daha İyi Yargı Derneği Başkanı Av. Mehmet Gün, Türkiye’nin geleceğe dönük potansiyelinin akılcı karşılaştırmalarla ortaya konabileceğini vurguladı. Bunun için Singapur ve Güney Kore ile değil, demografik ve jeopolitik olarak benzer olduğu Almanya ile kıyaslanarak bir vizyon çizilmesi gerektiğini kaydeden Gün, şöyle devam etti:

 “Her iki ülkenin de yaklaşık 82 milyon nüfusu var. Buna karşılık Türkiye’de kişi başına düşen toprak miktarı Almanya’nın iki katıdır. Yani Türkiye, Almanya’nın iki katı nüfusa bakabilir. Ya da Almanya’nın iki katı kadar milli gelir üretebilir. Fakat günümüzde Almanya’nın milli geliri Türkiye’nin orta gelir seviyesinin kat kat üstünde. Bunun iki önemli nedeni var: Birincisi, Almanya Türkiye’nin iki katından daha ileri bir demokrasiye sahip. İkincisi, Almanya hukukun üstünlüğü endekslerinde de Türkiye’nin yaklaşık iki katı ileride. Almanya’nın hukukun üstünlüğünde ileri olmasının sebepleri ise, uyuşmazlıkları Türkiye’den daha hızlı ve isabetli çözüyor; yargısının da daha fazla hesapverir olmasıdır. Türkiye de iyi işleyen benzer bir yargıyla fikir çeşitliliği ve ifade özgürlüğünü geliştirerek ileri demokrasiyi yakalayabilir.”

Türkiye’de yapısal reformlara yargının etkin ve işler hale getirilmesi ile başlanması gerektiğine dikkat çeken Gün, yargılama süreçlerinin basitleştirilerek, 4-5 yıl süren davaların 50-100 günde, tek celsede sonuçlandırılması gerektiğinin altını çizdi. HSK, hakimler, savcılar ve avukatlar dahil, yargı sistemindeki tüm organ ve unsurların hesapverir hale getirilmesi gerektiğini anlatan Gün, “Tüm yargı görevlerinde atamalarda liyakat, şeffaflık ve hesapverirlik hakim olmalı. HSK’nın tüm kararları yargısal denetime açılmalı, hakim ve savcıların kişisel ve görev suçları izin gerekmeksizin soruşturulmalı, bu hususta özel ve uzmanlaşmış bir mahkeme kurulmalıdır. Bunlar sağlandıktan sonra yargı üst yönetimi tam bağımsız olacak şekilde düzenlenmelidir. İşte o zaman Atatürk’ün gösterdiği çağdaş medeniyet seviyesini yakalamış, demokrasi ve hukukun üstünlüğünü yayan, kendisini ve dünyayı zenginleştiren bir ülke haline geliriz. Türkiye dünyayı zenginleştiren bir ülke haline gelebilir. Bunun yolu da demokrasiden geçer” şeklinde konuştu.

Ahmet Kurt: “Büyümenin kalitesini yapısal reformlar belirler”

Belirli bir noktadan sonra ekonomide kişi başına milli geliri artırmanın yolunun, bulunduğu sisteme uygun atılımları yapmasından geçtiğine işaret eden İÇASİFED Başkan Yardımcısı Ahmet Kurt ise; “Bir ekonomi büyüyebilir ama bu büyümenin kalitesini kalibre edemezse büyüme gelişmeye dönüşemez. Bu dönüşümü sağlayacak şey yapısal reformlardır” dedi.

Prof Erinç Yeldan:

Prof Erinç Yeldan ise, Türkiye’yi inovasyon, bölgesel kalkınmaya duyarlı bir modele kavuşturmak için eğitim konusunda yeni atılımlar yapması gerektiğine işaret etti.

11 MADDEDE ORTAK DEMOKRASİ VE ORTA GELİR TUZAĞINDAN ÇIKIŞ YOLLARI

  1. Tam ve doğru ifşa ile yargılama süreçlerinin basitleştirilmesi, 4-5 yıl süren davaların 50-100 günde bitirileceği bir sistem oluşturulması
  2. Yargının üstlenmesi gereken iş yükünün, mahkemeler ile avukatlar arasında rasyonel ve mantıklı bir biçimde dağıtılması
  3. Kamu kurumlarında hesapverirliğin sağlanması, kamu görevlilerinin suçlamalarında amir izninin kaldırılması
  4. Yargının kendi kendine hesapverirliğinin sağlanması, HSK kararlarının, hakim ve bilirkişilerin verdikleri kararların yargı denetimine açılması 
  5. Yargı organ ve unsurlarının davalarına bakan özel ve uzmanlaşmış bir mahkeme oluşturulması 
  6. Hâkimler Kurulu’nun, şeffaf ve hesapverir olacak bir şekilde yeniden yapılandırılması, Adalet Yüksek Kurumu’nun kurulması   
  7. Yargının, yürütmeye karşı bağımsız olmasının garanti altına alınması
  8. HSK üyelerinin yürütmeden bağımsız oluşturulması, atamalarda, liyakat, şeffaflık ve hesapverirliğin hakim olması
  9. Siyasi partiler ve meslek kuruluşları dâhil seçimlerde temsilde adaletin sağlanması
  10. Yeni ve kapsamlı bir Sivil Anayasa yapılması, Anayasayı Koruma kurumları ve mekanizmalarının yeniden yapılandırılması ve geliştirilmesi
  11. Kanunların ve kararnamelerin Anayasaya uyumunun sağlanması ve kanunların bu uyum açısından değerlendirmesi çerçevesinde Anayasa Mahkemesi’nde iptal davalarının açılmasına olanak sağlanması

Paylaş: