Krizlere Karşı En Kuvvetli Aşı Üretim Ekonomisidir!

Krizlere Karşı En Kuvvetli Aşı Üretim Ekonomisidir!

TÜRKONFED, hizmet sektörü ve imalat sanayi başta olmak üzere farklı iş kollarında faaliyet gösteren KOBİ’ler ile Covid-19 sürecinde düzenlediği çalıştaylardan elde edilen sonuçları UPS Vakfı iş birliği ile bir rapor haline getirdi. Covid-19’un işletmeler üzerindeki ekonomik etkisinin, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nden daha fazla olduğuna dikkat çeken TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, “İşletmelerin kriz ve toparlanma evreleri arasında ‘gel-git’ yaşadığı bir süreçten geçiyoruz. Krizlere karşı en kuvvetli aşın üretim ekonomisidir. Ülkemizin markalı-yüksek katma değerli, ihracatı odağına alan sanayi temelli bir üretim ekonomisine geçmesi, sürdürülebilir kalkınma ve kaliteli büyümenin anahtarıdır” dedi.

Toparlanma sürecinde olan işletmelerin yüzde 67’sinin, krizden toparlanma evresine geçmek için odaklandığı iş modellerinin başında yeni ürün ve hizmet geliştirmek geldiğini ifade eden Turan, tekstil ve kimya sektörlerindeki üyelerinin maske, hijyen malzemeleri ve sağlık gereçlerinin üretimini yapmaya başladığına dikkat çekti.  

17 Eylül 2020 / İstanbul – Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED), UPS Vakfı iş birliğiyle “Covid-19 / İşletmelerin Toparlanma Süreci” başlıklı bir rapor hazırladı. Rapor, TÜRKONFED’in Covid-19 döneminde başta hizmet sektörü ve imalat sanayi olmak üzere farklı iş kollarındaki 200’ü aşkın KOBİ ile düzenlediği altı çalıştaydan ve Türk iş dünyası örgütlerinin temsilcileriyle gerçekleştirdiği görüşmelerden çıkan sonuçların bir araya getirilmesiyle oluşturuldu. KOBİ’lerin afet ve krizlerde ihtiyaçları ile iş dünyası örgütlerinden beklentilerini ortaya koyan rapor, “iflas ve iş kesintilerini azaltarak” rekabet gücünü artırmak yoluyla işletmelerin dayanıklılığını desteklemeyi amaçlıyor.

Orhan Turan: “Krizler olumlu değişimlerin de hızlandırıcısıdır” 

Pandemi sürecinin alışıldık afet ve krizlerden farklı olduğunu söyleyen TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, “Deprem ve iklim değişikliğine bağlı afetler, fiziksel yıkım yaratma güçleriyle ön plana çıkarken pandemi daha çok güven duygusu üzerinde sosyal ve toplumsal etkiler yaratıyor. 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi ile benzer özellikleri olsa da Covid-19’un ekonomik etkisinin daha fazla olduğu görülüyor” dedi. Krizden çıkış yolunun üretim ekonomisinden geçtiğini vurgulayan Turan, “Dünya gözünü ufka dikmiş aşıyı beklerken krizlere karşı en kuvvetli aşı üretim ekonomisinden geçiyor. Ülkemizin markalı-yüksek katma değerli, ihracatı odağına alan sanayi temelli bir üretim ekonomisine geçmesi, sürdürülebilir kalkınma ve kaliteli büyümenin anahtarıdır” diye konuştu.  

Dijitalleşmenin kalkınma ve kaliteli büyümede önemli bir kaldıraç olduğunu da hatırlatan Turan, şöyle devam etti; “Dijitalleşme, ülkeler için kalkınmanın ana motoru haline dönüşürken işletmeler de hız ve verimlilik esaslı bu büyük devrime uyum sağlama kapasiteleri ile dahil olarak ekonomilerinin sürükleyici unsuru oluyor. Krizleri de bu olumlu değişimlerin hızlandırıcısı olarak görüyor ve aksiyonlar alıyoruz.”  

“Doğru zamanda doğru karar alan işletmeler krizi daha hızlı atlatıyor” 

İkinci dalga belirsizliğinin işletmelerin öngörü yapmasını zorlaştırdığını ifade eden Turan, sözlerini şöyle sürdürdü; “İşletmelerimiz, kriz ile toparlanma arasında gel-git yaşıyor. Yeni normal dediğimiz son safhaya henüz geçemediklerini görüyoruz. Bununla birlikte ‘doğru zamanda, doğru karar alan’ işletmeler krizi daha hızlı atlatıyor ve toparlanma sürecine daha rahat geçiyor. Toparlanma sürecinde olan işletmelerin yüzde 67’sinin, krizden toparlanma evresine geçmek için odaklandığı iş modellerinin başında yeni ürün ve hizmet geliştirmek geliyor. Başta tekstil olmak üzere kimya sektörü de dahil üyelerimizin, maske, hijyen malzemeleri ve sağlık gereçlerinin üretimini yapmaya başlaması bu konuda iyi bir örnek teşkil ediyor.” 

 İşletmelerin iş dünyası örgütlerinden beklentilerini de değerlendiren Turan, “İşletmelerin kriz, toparlanma ve yeni normalde dayanıklılığını artırmaya yönelik ‘Taktik Karar Aracı Kiti’nin bir parçasını oluşturan raporumuz, işletmelerimizin yanı sıra iş dünyası derneklerinin de kullanacakları ögeler içeriyor. İşletmelerin bu beklentileri, sivil toplum örgütlerinin en önemli misyonu olduğuna inandığım, ‘doğru ve sağlıklı bilgi aktarımı’ ile ‘eğitim ve mentorluk’ desteklerinin önemini bir kez daha ortaya koyuyor” şeklinde konuştu. 

Erdem Ergin: “İşletmelere fırtınalı havalarda rehberlik ediyoruz” 

“Geçmiş afet deneyimleri, işletmeler için kriz yönetiminde en önemli unsurun karar mekanizması olduğunu gösterdi” diyen TÜRKONFED Danışmanı ve Rapor Yazarı Erdem Ergin de Elazığ Depremi sonrasında ve Covid-19 sürecinde işletmelerin doğru zamanda doğru karar almasını destekleyen Taktik Karar Aracı Kiti geliştirildiğini aktardı. Ergin, TÜRKONFED’in geliştirdiği ve üç amaca hizmet eden uygulamalara dair de şu bilgileri verdi; “Taktik Karar Aracı Kiti, krizin işletmelerin üzerinde yarattığı etkinin anlaşılması ile afet-kriz deneyimlerinin karşılaştırmasını sağlayacak. Kriz ve toparlanma süreçlerinde doğru kararların paylaşılması ve uygulanmasına destek olacak. İşletmelere destek olan iş dünyasının çatı örgütlerinin bu konudaki kapasitesinin geliştirecek.”  

KOBİ’lerin kayıtlı işletmelerin yüzde 99’unu, istihdamın da yüzde 73’ünü oluşturduğunu hatırlatan Erdem Ergin, işletmelerin çoğunun gerekli acil durum eylem planı, iş sürekliliği ve sigorta gibi temel araçlardan yoksun olduğunu da aktardı. Ergin, “Yapılan araştırmalar, bu araçların takriben, işletmelerin yüzde 20 ile yüzde 30’un da olduğuna işaret ediyor. Bu durumda işletmeler afet ve krizlere, yani fırtınalı havaya, kılavuzsuz, pusulasız ve kaptansız giriyor. TÜRKONFED; UPS Vakfı ve UPS Türkiye ile iş birliği içinde işletmelere, puslu ve fırtınalı havalarda kapasitelerini güçlendirerek rehberlik ediyor” dedi.  

Paylaş: