TÜRKONFED’in Kent-Bölge rapor serisinin ikincisi olan “Kent-Bölge: Yerel Yönetimde Yeni Dinamikler” raporu yayınlandı. İlk raporda yeni bir kalkınma modeli olarak geliştirilen “Kent-Bölge” modelinin ardından, ikinci raporda “yerel kalkınma – yerel yönetimler” ilişkisiyle yeni bir bakış açısı getiriliyor.
TÜRKONFED Akademi - Yerel Yönetimde Yeni Dinamikler
Dünya ve Türkiye’de Kentleşme ve Kent-Bölge
Birleşmiş Milletler bünyesinde görev alan nüfus bilimciler şehirlerin giderek öne çıkıyor oluşunu ifade etmek için “kent çağı” (urban age) kavramını öne çıkarmışlardır. Bugün dünya nüfusunun yarıdan fazlası hızla büyümeye devam eden kentlerde yaşamaktadır. Bu gelişme, üretimin örgütlenmesinden yönetişim mekanizmalarına ve kurumlarına, ekolojik süreçlerden hayat tarzlarına dek toplumsal hayatın her alanında bir dönüşüme yol açacaktır. Türkiye’nin de bu eğilim ve gelişmenin dışında kalmadığı gibi kentleşme alanında çarpıcı bir konuma ve dinamiğe sahip olduğu görülmektedir.
TÜRKONFED’in Kent-Bölge raporlarından ikincisinin amacı İzmir, Konya, Adana-Mersin ve Van’da ortaya çıkan yönetişim tarzlarını ve süreçlerini ele alarak, yerel ölçekte biçimlenen iktidar ilişkileriyle ekonomik yapıların işleyişi arasındaki ilişkinin niteliğini ortaya koymaktır. Rapor, bu iller için kendine özgü dinamiklerini de dikkate alarak öneriler sunmaktadır.
Türkiye’nin Bölgesel Kalkınma Ajanslarına Neden İhtiyacı Var?
Yerel Kalkınma ve Yerel Yönetimler ilişkisinde Bölgesel Kalkınma Ajanslarının da önemli bir yeri olduğu görülmektedir. Bölgesel Kalkınma Ajansları 2006 yılında, Türkiye’de bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılması ve kamu kesimi, özel kesim ve sivil toplum kuruluşları arasında işbirliğini geliştirerek kaynakların yerinde ve etkin kullanımını sağlamak amacıyla kurulmuştur.
Bölgelerde, belirli sektörlerde uzmanlaşmış ve kendi aralarında bütünleşmeyi sağlamış küçük ve orta boy işletmelerin (KOBİ) dünya ekonomisinde öneminin giderek artırdığı ve büyümenin dengeli, kapsayıcı ve sürdürülebilir olması bölgesel gelişme politikalarının başarısına bağlı olduğu anlaşılmaktadır. Kalkınma ajanslarının kurulması bu noktada, Türkiye’de bölgesel gelişme dinamiklerinin hayata geçirilmesinde önemli bir aşama teşkil etmektedir.
Türkiye’de mevcut veriler iller ve bölgelerarası gelişmişlik farklarının zaman içerisinde azaldığını, ancak uluslararası standartların oldukça gerisinde olduğunu göstermektedir. Bu kapsamda açıklanan “ortalamadan standart sapma” değeri, 0’a yakın olduğu takdirde ortalama kişi başına sapmanın daha az olduğu anlamına geliyor. 2016 yılı göstergelerine göre, ortalamadan standart sapma Türkiye için %38, İtalya’da %27, Polonya’da %24, İspanya’da %22, Fransa’da %21, Almanya’da %21 olarak belirleniyor. Dolayısıyla, Türkiye olarak, %40’lerden %20-25’lere kadar gidecek bir yolumuz var.
Girişimciliğin Desteklenmediği, KOBİ’lerin Verimsiz Çalıştığı Ülkeler “Orta Gelir Tuzağı”ndan Kurtulamamaktadırlar. “Bölgesel Kalkınma Ajansları” Bu Süreçte Önemli Bir Araçtır.
UNDP’nin 2018 yılı için yayınladığı geleneksel “En Az Gelişmiş Ülkeler Raporu 2018-Yapısal Dönüşüm için Girişimcilik-Alışılmışın Ötesi” raporu, girişimciliğin ekonomik gelişme ve radikal sosyo-ekonomik dönüşüm alanında çok etkili olduğu ve sürdürülebilir büyümenin sağlanmasında temel bir işlev üstlendiği doğrultusunda yeni bulguları paylaşmaktadır. En az gelişmiş 47 ülkeyi inceleyen rapor, ekonomideki KOBİ sayısının yetersizliğinin en önemli unsur olduğunun altını çiziyor.
Türkiye için bu rapordan çıkarılacak sonuç, yapısal dönüşümle “Orta Gelir Tuzağı”ndan kurtulmanın yolu kent ekonomilerinin ve KOBİ’lerin güçlendirilmesidir. Bu konularda “Bölgesel Kalkınma Ajansları”nın önemli bir rol üstlenebileceği kanısındayız.
Raporun tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:
http://www.turkonfed.org/Files/ContentFile/turkonfed_kent_bolge_raporu_2.pdf