Markalar ve Tasarımlar: 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile Yargıtay’ın mülga 556 sayılı KHK dönemindeki içtihatlarıyla ortaya çıkan “tescilli markanın kullanımı tecavüz teşkil etmez” savunması ortadan kalkmıştır. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen Mart 2018 tarihli karar ile tescilli markanın kullanımının ihtiyati tedbir yolu ile engellenebileceği teyit edilerek, bu değişiklik desteklenmiştir.
Marka Hakkına Tecavüz Davasında Tescilli Marka Savunması
10 Ocak 2017 tarihinde 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (“SMK”) yürürlüğe girmesi ile mülga olan Markaların Korunması Hakkındaki 556 sayılı KHK döneminde yerleşik Yargıtay içtihadına göre, daha eski tarihli bir markaya iltibas ve tecavüz yaratıp yaratmasına bakılmaksızın, bir kullanımının tescilli bir marka hakkına dayanması halinde, bu kullanımın tecavüz yaratmadığı kabul edilmekteydi.
Bu içtihadın sonucu olarak ise, tescilli markaya dayanan kullanım meşru kabul edildiğinden, tescilli hak bir savunma olarak ileri sürülebilmekte ve tescilli marka ile yaratılan iltibas aleyhine ihtiyati tedbir alınamamakta, açılmış olan tecavüz davaları reddedilmekteydi. Dolayısı ile marka hakkına tecavüz edildiğini iddia eden önceki tarihli marka sahibinin öncelikle sonraki marka tescili aleyhine hükümsüzlük davası açarak bu tescilin sicilden terkinini sağlaması, daha sonra marka hakkına tecavüz davasını açması gerekmekteydi. Bu halde bile önceki tarihli marka sahibi hükümsüzlük davası boyunca kullanımı engellenemeyen mütecaviz markadan zarara uğramaya devam etmekte, markası hükümsüz kılınan davalının markasının tescilli olduğu dönemdeki kullanımlarının marka hakkına tecavüz yaratmadığı kabul edildiğinden, bu dönem için tazminat elde etmek de mümkün olmamaktaydı.
Yargıtay’ın bu içtihadı, önceki tarihli markaya tecavüz durumunda tecavüzün ihtiyati tedbir gibi geçici koruma yöntemleri ile önlemesinde gecikmelere neden olmakta; bu durum marka hakkına tecavüz fiillerini gerçekleştirenler tarafından da kötüye kullanılmakta, marka hakkına tecavüz iddialarına karşı kötüniyetli tescillerine dayanılarak savunmada bulunabilmekteydiler. Bu nedenle Yargıtay’ın anılan içtihadı yoğun olarak eleştirilmekteydi.
SMK’nın yürürlüğe girmesiyle beraber, Yargıtay içtihatlarıyla oluşturulan “Tescilli bir markanın kullanımı tecavüz teşkil etmez.” prensibi de ortadan kalkmıştır.
SMK’nın 155. maddesi “Marka, patent veya tasarım hakkı sahibi, kendi hakkından daha önceki rüçhan veya başvuru tarihine sahip hak sahiplerinin açmış olduğu tecavüz davasında, sahip olduğu sınaî mülkiyet hakkını savunma gerekçesi olarak ileri süremez.” hükmünü haiz olup, bir markanın (ya da başka bir hakkın) tescilli olmasının önceki hak sahiplerinin açtığı tecavüz davasında bir savunma olarak ileri sürülemeyeceğini açıkça hüküm altına almıştır.
SMK ile getirilen bu düzenleme çok yeni olduğundan ilk derece mahkemeleri nezdinde hükmün uygulanması konusunda biraz çekingen davranılmakla birlikte İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 14 Mart 2018 tarihli çok güncel bir kararında önündeki uyuşmazlık konusuna SMK’nın 155. maddesini açıkça uygulamış ve ilgili tescilli markanın kullanımının tedbiren önlenmesine karar vermiştir.
Söz konusu karar Bakırköy Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi nezdinde görülen, davalının sonraki tarihli tescilli markasının hükümsüzlüğü ve bu marka nedeniyle davacının önceki tarihli markası aleyhine yaratılan tecavüz ile haksız rekabet durumunun tespiti, önlenmesi, sonuçlarının ortadan kaldırılması talepli davada, davacının ihtiyati tedbir isteminin ilk derece mahkemesi tarafından reddi kararı aleyhine davacı tarafından başvurulan istinaf talebinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi tarafından incelenmesi neticesinde verilmiştir. İlk derece mahkemesi Yargıtay’ın yerleşik içtihadına atıfla davacının ihtiyati tedbir talebini davalının davada hükümsüzlüğü talep edilen markasını gerekçe göstermek suretiyle reddederken Bölge Adliye Mahkemesi açıkça SMK’nın 155. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin kararını kaldırmış, sonraki tarihli tescilin tecavüz davasında savunma olarak ileri sürülemeyeceğini açıkça belirtmiş ve davalının tescilli markasının kullanımının ihtiyati tedbir kararı ile engellemesine hükmetmiştir.
Önemi
Bu karar SMK’nın yerleşik Yargıtay içtihadının aksi yönündeki 155. maddesinin uygulanmasına ilişkin ilk ve en önemli kararlardan bir tanesidir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı, artık sadece tescilli bir hakka sahip olunmasının davalı lehine bir sonuç doğurmayacağına ve yerel mahkemelerin de SMK’nın 155. maddesini dikkate alınmak suretiyle tescilli bir hak yokmuş gibi yargılama yapması, şartların varlığı halinde ihtiyati tedbire de hükmedilmesi gerektiğine dair açık bir göstergedir. Bu karar özellikle kötüniyetli marka tescillerine dayanarak tescilli marka kullanımı savunması yapılan davalar bakımından büyük önem taşımaktadır.
Alınması Gereken Aksiyonlar
SMK’nın 155. maddesi kapsamındaki düzenleme ile artık tescilli marka ya da sair hakların daha önceki tarihli haklara karşı bir savunma olarak ileri sürülemeyeceği ve hakka bile dayansa, kullanımların engellenebileceği bilinmelidir. Dolayısı ile marka başvurusu yaparken önceki tarihli benzer markaların tespitine yarayan tescil edilebilirlik araştırmasına başvurulmalı, benzer markaların tespiti halinde kullanım başlamadan hukuki görüş alınmalıdır.
----------------------------------------------------------------------------
Zeynep Seda Alhas (http://gun.av.tr/tr/cv/zeynep-seda-alhas/)
Baran Güney (http://gun.av.tr/tr/cv/baran-guney/)
Çalışma Alanı: Markalar ve Tasarımlar (http://gun.av.tr/tr/markalar-ve-tasarimlar/)