OECD Ekonomik Görünüm Raporu’nda Küresel Enflasyon Vurgusu

OECD Ekonomik Görünüm Raporu’nda Küresel Enflasyon Vurgusu

OECD Eylül raporunda %5,7 olarak açıklanan küresel ekonomi için 2021 yılı büyüme tahminini, %0,1'lik bir düşüşle %5,6 olarak revize etti. 2022 için %4,5 olan büyüme tahmini ise korundu.

Raporda, enerji maliyetlerindeki artış, tedarik zinciri sorunları ve salgın sonrası kısmen artan talep nedeni ile mevcut enflasyonist ortamın daha uzun süreceği ve enflasyonun beklentilerden daha fazla gerçekleşeceğine dikkat çekildi. Bu nedenle G20 ülkelerine ilişkin 2022 yılı enflasyon tahmini %3,9'dan %4,4'e yükseltildi.

Grafik 1- OECD Eylül ve Kasım Ekonomik Görünüm Raporu Enflasyon Tahminleri, Kaynak: OECD

OECD Türkiye ekonomisine yönelik 2021 büyüme beklentisini de %8,4’den %9'a revize ederken, 2022 büyüme tahminini %3,3 seviyesinde olduğunu belirtti. Raporda son dönemlerde yaşanan faiz indirimlerinin; enflasyon beklentileri, döviz kuru ve dış finansman üzerinde baskı oluşturduğuna vurgu yapıldı.

Makroekonomik Politikalarda Güvenilirlik Vurgusu

OECD, Türkiye’de para politikasının resmi enflasyon hedefine yakınsayabilmesi için güvenilir bir "sözlü yönlendirme" sağlaması gerektiğini belirtti. Buna ek olarak, hızla artan faiz oranları ve yüksek enflasyon altında ezilen yüksek borçlu firmalara ve hane halkına gerekli mali desteğin sunulması tavsiyesinde bulunuldu.

OECD Tedarik Zinciri Fırsatlarına Dikkat Çekti

Raporda Türkiye’nin pandemi sonrası yeniden yapılanan küresel değer zincirinden doğan fırsatları daha iyi değerlendirebileceği belirtiliyor. Bunun için aşağıdaki maddeler öneriliyor.

1) Vergi takozunun (tax wedge) azaltılması:

Çalışanın işverene toplam maliyeti ile işçinin eline geçen net ücret arasındaki fark olarak adlandırılan vergi takozunun fazla olmasının istihdam üzerinde olumsuz bir etkisi bulunuyor. OECD’nin 2020 verilerine göre ise Türkiye’de bu farkın OECD ortalamasından yüksek seyrettiği görülüyor. Vergi takozunun azaltılması ile hem istihdamın artması hem de işgünün yapısının (kalitesinin) olumlu yönde değişmesi bekleniyor. Bu sayede kazanılan rekabet avantajı ile Türk şirketlerinin hem doğrudan yatırımlar için daha cazip hale gelmesi hem de değer zincir içinde daha genis pazar payına sahip olmaları mümkün olacak.

2) Farklı firma türleri arasında eşit düzeyde rekabetin teşvik edilmesi

3) Daha iddialı yeşil dönüşüm politikaları

Grafik 2- OECD ülkelerinde vergi takozu ( İşçinin İşverene Toplam Maliyeti içindeki oranı)

Raporda, Türkiye ekonomisinde büyümenin geçtiğimiz dönemlerde, rekabetçi kur nedeni ile daha fazla ihracat kanalı ile sağlandığı ve üreticilerin, özellikle Avrupa’da yaşanan tedarik zinciri aksaklıklarından ortaya çıkan fırsatları yakalayabildiklerine vurgu yapılıyor. Ancak reel kurdaki yüksek değer kaybının net ihracatı artırırken, nispi fiyatları, piyasa beklentilerini ve risk algılarını ciddi şekilde istikrarsızlaştırdığı belirtiliyor.

Paylaş: