OECD Kayıtdışı İstihdam Raporu: "Kayıtdışılık ve Küreselleşme"

OECD Kayıtdışı İstihdam Raporu: "Kayıtdışılık ve Küreselleşme"

Bu OECD raporu, kayıt dışı çalışanları savunmasız hale getiren faktörleri ele almak isteyen politika yapıcılar için hazırlanmış bir rapordur. 


Küresel Kayıtdışı İstihdam Oranı %60!

Koronavirüs hastalığı (COVID-19) krizinden önce bile, dünyadaki çalışan nüfusun yaklaşık %60'ını temsil eden yaklaşık 2 milyar işçi, kayıtdışı işlerde çalışıyordu; bu da tipik olarak hiçbir sosyal korumaya sahip olmadıkları, işyerinde daha az hakka sahip oldukları ve eğitime daha az erişebildikleri anlamına geliyordu. Her türlü sürdürülebilir kalkınma stratejisinin merkezinde ekonominin kayıt altına alınması ve kayıtdışı çalışanların kırılganlıklarının azaltılması yer almalıdır.

Kayıtdışılık Nasıl Tarif Edilebilir?

Aynı anda sosyal ve ekonomik bağlama sahip olan kayıtdışılık oldukça heterojen bir olgudur. Onu belirleyen şeyler ve çeşitli versiyonları karmaşık ve bağlama özgüdür. Kayıtdışılık çeşitlerinin varlığı sadece yetersiz büyümeden kaynaklanmazlar. Diğer faktörlerin yanı sıra bir toplumun kurumlarına, normlarına, kültürüne ve ekonomik kalkınma düzeyine bağlıdır. Kayıtdışılık aslında en iyi şekilde herhangi bir toplumun sosyal sözleşmesinin yansıması olacaktır.

Toplumsal sözleşme, eşitlik, adalet, özgürlük, güvenlik ve nihayetinde sosyal adalet gibi ortak hedefler doğrultusunda güç ve kaynakların nasıl dağıtılacağına dair vatandaşlar, devlet, işçiler ve işletmeler arasındaki zımni anlaşmadır. Sosyal sözleşmeler ülkeler arasında farklılık gösterir ve zaman içinde değişir. Yasal çerçevelerin, kurumların ve prosedürlerin, ister kötü tasarım ister uygulama sonucu olsun, bu anlaşmayı yerine getiremediği durumlarda, kayıtdışılık seviyeleri yüksek olma eğilimindedir ve bu da kayıtdışı çalışanların ve aile üyelerinin savunmasızlığını güçlendiren kötü sosyal sonuçlarla (örneğin sağlık hizmetlerine erişim ve eğitim olanakları açısından) ilişkilidir. Dünyanın birçok yerinde, özellikle de düşük ve orta gelirli ülkelerde, COVID-19 krizi, onlarca yıllık küreselleşme ve hızlı teknolojik değişim nedeniyle zaten zayıflamış olan sosyal sözleşmeleri önemli ölçüde aşındırmıştır.

Bazı Temel Bulgular

Son dönemdeki eğilimlerin kapsamlı bir analizi aşağıdakileri göstermektedir:

-Ticaretin serbestleştirilmesinin kayıt dışı istihdam üzerinde asimetrik bir etkisi vardır: artan ihracat fırsatları kayıtlı istihdam fırsatlarını artırma eğilimindeyken, ithalatın serbestleştirilmesi en çok maruz kalan sektörlerde, endüstrilerde ve bölgelerde kayıtlı istihdam kayıplarına yol açabilir.
-Küresel değer zincirlerinin (KDZ'ler) genişlemesi ek ve karmaşık zorluklar yaratmıştır. Tarım ve hazır giyim imalatındaki KDZ'ler en büyük kayıtdışı istihdam ayak izlerinden bazılarına sahiptir.
-Büyük ölçüde teknolojideki değişikliklerin teşvik ettiği yeni istihdam biçimleri, sosyal sözleşmeler için daha fazla zorluk yaratmıştır. Özellikle dijital işgücü platformları, ekonomik faaliyetlerde daha iyi izlenebilirlik, şeffaflık ve hesap verebilirlik sağlayarak kayıtlılık için yeni fırsatlar sunsa da, büyük ölçüde yüksek kayıtdışılık paylarıyla ilişkili olmaya devam etmektedir.
-COVID-19 krizinin sarsıcı etkisi sosyal sözleşmelerin daha da erozyona uğramasına yol açmıştır: sokağa çıkma yasakları, seyahat kısıtlamaları ve uluslararası ticaretin sekteye uğraması, özellikle kadınlar için ve kayıtdışılığın ortalamanın üzerinde olduğu sektörlerde büyük iş yıkımlarına neden oldu.

Bazı istatistiki bulgular:

-Kayıtdışılık, daha yüksek sağlık harcamaları ile negatif korelasyon gösterir.
-Kayıtdışılık, yükseköğretim harcamaları ile negatif ilişkilidir.
-Kayıtdışılık, olumsuz toplumsal sorunlarla pozitif yönde ilişkilidir.

Kayıtdışılık ile Mücadelede Sosyal Sözleşmeleri Yeniden Canlandırmaya Yönelik Politika Önerileri

Sosyal sözleşme yaklaşımı ortaya koymaktadır ki; kayıtdışılığın ve kayıtdışı çalışanlar ile hane halkı üyelerinin kırılganlığının azaltılması, ekonomik büyümenin artırılması veya tek seferlik politika müdahalelerinin geliştirilmesinden daha fazlasını gerektirmektedir.

Hükümetler şunları yapmalıdır:

-resmi yasal çerçevelerin ve sosyal korumanın kapsamını genişletmelidir,
-sağlık, eğitim ve beceri geliştirme gibi kayıt dışı çalışanlar ve aile üyeleri de dahil olmak üzere tüm vatandaşlar tarafından en çok değer verilen kamu hizmetlerine erişimin ve bu hizmetlerin kalitesinin iyileştirilmelidir.
-alt yükleniciliği (taşeronluğu) düzenleyen politikalarla KDZ'lerin gelişimine eşlik etmek; OECD Çok Uluslu Şirketler Rehberi ve OECD Sorumlu İş Davranışları için Durum Tespiti Rehberi'nde belirtilenler gibi gönüllü durum tespiti standartlarını teşvik etmelidir.
-Dijital emek platformu çalışmalarını mevcut düzenlemelerin kapsamına almalı; serbest mesleklerin resmileştirilmesini teşvik etmeli; platformların vergi ve sosyal güvenlik katkı paylarını ödemelerini sağlamalı; uygun olduğunda çalışanları çalışan olarak kategorize etmek için düzenlemeleri uygulamalı; platformların çalışma biçimlerini ele almak için yasaları modernize etmeli; ve kaydileştirmek için teknolojilerden yararlanmalı.

Türkiye'nin Durumu

Türkiye'ye ait son verinin 2020 yılına ait Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) veri setine göre 2020 yılında yüzde 31,4 olarak gerçekleşmiştir. Kayıtdışı istihdam 2005-2015 arasında hızla yüzde 34-35 bandına gerilesede bu aralığktakalmış gibi görünmektedir.

Grafik-1: İlgili Raporda Kullanılan ILO Verisine göre Türkiye'de Kayıt dışı İstihdam

Grafik-2: Türkiye'nin Dİğer Ülkelerle Karşılaştırılması


Kaynak: OECD, "Informality and Globalisation: In Search of a New Social Contract", 2023.

Paylaş: