Esasen telif hakkı yalnızca bir hukuki koruma değil; yaratıcılığı teşvik eden, kültürel üretimi sürdürülebilir kılan ve ortaya çıkan değerden toplumun da yararlanmasını sağlayan bir sistemdir. Bu dengenin kurulabilmesi için müzik eserinin özgün unsurlarının ve bunların hangi ölçüde korunabileceğinin doğru değerlendirilmesi gerekir.
Müzik zaten doğası gereği etkileşimle gelişen bir sanat dalıdır; türler iç içe geçer, geleneksel yapılar yeni yorumlarla dönüşür. Bu nedenle de ilham ile intihal arasındaki sınır, diğer sanat alanlarına kıyasla daha da belirsizdir. “Yedi Nota” ve Özgünlük İkilemi: Müzikte İntihalin ve İlhamın Sınırları” başlıklı makalemizde de değerlendirdiğimiz üzere, müzik eserlerinde intihal değerlendirmesi bakımından melodik, ritmik, makamsal, armonik hususlarda oldukça yüksek seviyede bir benzerlik aranmakta; “anonim” veya birçok müzik türü bakımından eserlerde ortak olabilecek unsurların ise ayrıştırıldığı görülmektedir. Dolayısıyla ortak yapıların sanatsal yaratıcılığı beslemesi teşvik edilirken, bu durumun başka bir sanatçının emeğini sömürüye dönüşmemesi için hassas bir denge kurulmaktadır.
Öte yandan müzik üretiminde yapay zekânın artan etkisi, telif hakları alanında yepyeni tartışmaları da beraberinde getirmiştir. “Yapay Zeka ve Müzik Sektörü” başlıklı makalemizde de ele aldığımız üzere, 2023 yılında Heart on My Sleeve adlı parça, sektör açısından önemli bir kırılma noktası yaratmış ve bu olay yapay zekâ ile üretilen içeriklerin sahipliğine ve hukuki statüsüne dair ciddi soru işaretlerini gündeme getirmiştir. Mevcut hukuk sistemleri, eserin insan emeği üzerine yaratılması gerektiği prensibi üzerine inşa edilmiş olduğundan; insan katkısının çok sınırlı olduğu bu gibi durumlarda, eser sahipliği, manevi haklar ve ihlal değerlendirmeleri bakımından belirsizlikler devam etmektedir.
2025 Dünya Fikri Mülkiyet Günü’nün “Fikri Mülkiyet ve Müzik: Fikri Mülkiyetin Ritmini Hisset” teması, yaratıcılığın sınırlarını genişleten teknolojiyle birlikte, hukuk sistemlerinin de yeni ritimleri yakalaması gerektiğini vurgulamaktadır. Fikri mülkiyet hukuku da bu dönüşümün nabzını tutmalı ve sanatın geleceğini güvence altına almalıdır.
Forbes Türkiye bu içeriği 21 Nisan 2025 tarihinde yayınlamıştır.
-----
Fikri Mülkiyet , Markalar ve Tasarımlar
Hande Hançar