TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Enis Özsaruhan'ın DOGÜNSİFED Toplantısı Açılış Konuşması

TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Enis Özsaruhan'ın DOGÜNSİFED Toplantısı Açılış Konuşması

TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Enis Özsaruhan’ın 23 Haziran 2005 tarihinde Diyarbakır'da yaptığı DOGÜNSİFED Açılış Toplantısı Konuşması

DOGÜNSİFED’in çok değerli üyeleri, sayın konuklar ve değerli basın mensupları,

Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bugün sizlerin arasında ve Diyarbakır’da olmaktan dolayı çok mutluyum.

Biliyorsunuz kuruluşunu 6 ay önce tamamlayan ve ilk genel kurulunu geçen ay yapan konfederasyonumuzun 6 kurucu federasyonu var. Bu altı kurucu federasyondan biri de Doğu ve Güneydoğu Anadolu Sanayici ve İşadamı Dernekleri Federasyonu. TÜRKONFED’in kurulmasında Dogünsifed’in gerçekten çok önemli katkıları oldu. Hem bölge federasyonunun kuruluşuna fedakârca çalışarak öncülük eden, hem de en başından itibaren konfederasyonun oluşumu için yoğun emek veren Başkan Şeyhmus Akbaş’ın şahsında tüm DOGÜNSİFED’li arkadaşlara şükranlarımızı arz ederim. Zorlu bir yol kat ettik, çok mücadele ettik ama sonunda bugüne ulaştık.

TÜRKONFED olarak kendimizi artık kurulma aşamasını tamamlamış, olgunlaşma aşamasına geçmiş bir kuruluş olarak görüyoruz. Farklı faaliyet alanlarını içerecek biçimde kurduğumuz dört ayrı komisyonumuzla, KOBİ’ler, AB müzakerelerine katılma çalışmaları, sivil toplum kuruluşlarıyla ilişkiler ve sektörel-bölgesel fırsatların tanıtımı alanlarında  çalışmalara başladık.

Bu dört komisyonumuz da aslında aynı hedefe bizi ulaştıracak farklı yolları oluşturmaya çalışıyorlar: Bölgeler arası gelişmişlik farklarını ortadan kaldırmak, bölgesel kalkınmanın önünü açmak, bu yolla Türkiye’nin gelişmiş ülkeler arasında yer alma sürecine hız kazandırmak...

Özellikle bu sene bizi çok memnun eden yüksek büyüme hızının, hepimiz için bir anlamı olabilmesi için bölgelerarası farklılıkların giderilmesi yönünde ciddi çalışmalar yapmak gerekiyor. Bunun için örneğin KOBİ’lerin geliştirilmesi lazım. Bir komisyonumuz o konuyu ele alıyor.

AB müzakere çalışmalarının yakından izlenmesi ve bölgesel, sektörel gerçeklerin bu müzakere masalarına taşınması lazım. Bunu da bir başka komisyonda takip ediyoruz.

Kendi göbeğimizi kendimiz kesmek zorundayız. Bunu gerçekleştirmek için sivil toplum kuruluşları arasında etkin bir işbirliğine ihtiyacımız var. Bir başka komisyonumuz bunu sağlayacak etkinlikler üzerinde çalışıyor.

Tüm dünyada olduğu gibi bölgelerin, kendi karşılaştırmalı üstünlüklerini, yatırımcılara cazip gelecek yanlarını kendilerinin tanıtması; bunu da yalnızca ülke içinde değil, ülke dışında da yapması lazım. Bir komisyonumuz da bu görevi üstleniş durumda…

Gördüğünüz gibi çalışmalarımız, esas olarak kendi gücümüze güvenmeyi öngörüyor. On yılların alışkanlıklarını terk etmezsek, değişimin önünü kendi ellerimizle açmazsak daha çok beklemek zorunda kalacağımıza inanıyoruz.

Sevgili DOGÜNSİFED’li arkadaşlarım,

Az önce sözünü ettiğimiz, bölgelerarası gelişmişlik farklarının giderilmesi, gelir dağılımının düzeltilmesi konusunun özellikle sizler için hayati bir önemi olduğunu biliyoruz. Biz TÜRKONFED olarak, kuruluş amaçlarımızı sıralarken bölgesel ve sektörel potansiyellerin en iyi şekilde değerlendirilmesi için faaliyetlerde bulunup, proje üretmek konusunu gündemimizin en başlarına koymuştuk. Şimdi de çalışmalarımızı bu anlayış doğrultusunda tasarlıyoruz.

İlk çalışmamızı Elazığ’da yapılacak olan, Türkonfed Başkanlar Konseyi toplantısına yetiştirdik. Bu çalışma, DOGÜNSİFED’in üyelerini kapsayan coğrafi alan içinde hangi karşılaştırmalı üstünlükler var ve bölgesel kalkınmanın hızlandırılması için nelere öncelik vermek gerekir sorusuna cevap arıyor. Ayrıntısına burada girmeyeceğim, ama şunu söylemeliyim. Bu çalışma sadece başlangıç noktalarına işaret ediyor ve bir yön gösteriyor. Yarın kullanabileceğiniz bir reçete sunmuyor.

Burada dikkatinizi bir noktaya çekmek istiyorum: Bundan böyle, bölge ekonomisinde meydana gelebilecek her değişiklik, atılacak her yeni adım, ancak DOGÜNSİFED katkıda bulunursa sağlıklı biçimde gerçekleşebilecektir. Çünkü bölgede sizden başka meseleleri geniş perspektifle gören, gönüllük temelinde bir araya gelmiş, güçlü ve yaygın bir ilişki ağından beslenen kuruluş yok.

Kendi gücümüze güvenmekten başka çaremiz olmadığını da biliyorsak, yapılacak tek şey, bölge meselelerini ele almak ve çözümü için kafa yormak, ya da kafa yoracak insanları bir araya getirmektir. Federasyonun üyesi illerdeki üniversitelerimizden bu yönde faydalanılabilir. Konfederasyonun imkânları size sonuna kadar açıktır. Üyelerimiz arasında bulunan TÜSİAD’ın ve sektörel derneklerimizin bilgi ve tecrübe birikiminin emrinizde olduğunu buradan rahatlıkla söyleyebilirim.

DOGÜNSİFED’in, üyesi olan her il ya da il grubu için proje geliştirecek takımlar  oluşturması, bölgenin her taşını bilen, her sorununa çözüm öneren bir kurum haline gelmesi gerekmektedir. Başkan Şeyhmus Akbaş’ın sahip olduğu geniş görüşün ve platform döneminden gelen tecrübesinin büyük bir avantaj olduğunu düşünüyorum. Tabii kendisini yalnız bırakmamanız, maddi ve manevi desteklerinizi esirgememeniz sayesinde federasyonunuzun kısa sürede bu noktaya geleceğine inanıyorum.

Bölgenin sorunlarına hakim olmak ve bu sorunlar için yalnızca öneri geliştirmek değil, esas olarak çözüm inisiyatifini ele almak, önümüzdeki günlerde önem kazanacak.

Bildiğiniz gibi 26 bölgede Kalkınma Ajansları kurulacak. Kurulacak bu ajansların 7 tanesi DOGÜNSİFED’in faaliyet gösterdiği coğrafyada yer alacak. her biri birkaç ili kapsayacak olan bu ajanslar, o illerin kalkınması için önerilen projelere finansman sağlayacak.

Bu sistem, ihtiyaçlarını ve varlıklarını iyi tespit etmiş, sektörel önceliklerini belirlemiş, bunlara göre projeler üretmiş illerin desteklenmesini kolaylaştıracak. Federasyonunuzun üyelerine götürebileceği en büyük hizmet üye iller veya il grupları bazında bu tür çalışmalar yapmak olacaktır. Biz konfederasyon olarak, bölge bazında yol gösterici bir çalışma yapıyoruz. Bu çalışmayı iller bazında daha somut, daha elle tutulur hale getirmek de sizlere düşecek.

Yeri gelmişken burada bir noktaya daha değinmek istiyorum: Bildiğiniz gibi Kalkınma Ajansları,   başından   beri   desteklediğimiz   ve   kendi   çalışma   amaçlarımızla örtüştüğünü düşündüğümüz bir proje. Ancak bu kapsamlı proje ile ilgili yasa tasarısı hazırlanırken meselenin ruhuna uygun olmayan bazı düzenlemelere gidilmiş.

Ajanslar, üç büyük il hariç, kamu ağırlıklı tasarlanmış. Böylece, tüm dünyada özel sektörün dinamizmine dayanan bu tür kurumların başarılı örneklerinden uzaklaşılmış. DPT’nin bu projedeki işlevlerinin koordinasyonun çok ötesine geçirilmesi sonucunda yerellik ihmal edilmiş. Kalkınma Ajansı yönetim kurullarına valilerin başkanlık etmesi öngörülmüş, genel sekreterinin DPT’nin onayı ile göreve gelmesi düşünülmüş. Böylece, bir türlü terk edemediğimiz merkeziyetçi anlayış, Kalkınma Ajansları yoluyla yerel dinamiklerin önünün açılmasını engeller hale getirilmiş.

Bizim karşı çıktığımız bir başka nokta ise, ajansların yönetim kurullarında, yine üç büyük il hariç, iş dünyasına bir kişilik kontenjan ayrılmış olması ve kontenjanın nasıl kullanılacağının da yasa yoluyla belirlenmiş olması. Kısacası iş dünyasının, Kalkınma Ajansları içinde temsil edilmesi hem son derece yetersiz bir biçimde hem de demokratik olmayan bir tarzda gerçekleştirilmek isteniyor.

Bu tavrı anlamakta güçlük çekiyoruz. Bütün dünyada başarılı olmuş örnekleri ülkeye getiriyor, sonra bunu kendimize göre çarpıtıp, meselinin ruhuna uymayan bir hale getiriyoruz. Siz eğer 26 bölgede kalkınma ajansı kurup da sonra bu ajansların yönetim kurullarında bölge işadamlarına tek bir sandalye ayırırsanız, bu sandalyeyi de otomatikman yarı resmi bir  örgütün başkanına verirseniz, özel sektörün gönüllü örgütlerinin dinamizminden nasıl yararlanacaksınız? Bu anlayış yeniden merkezi planlama yaklaşımını gündeme getirmeye çalışmak değil midir? Bu anlayış, “özel sektör de olsun ama benim sözümden çıkmasın” düşüncesinden kaynaklanmıyor mu?

Şimdi bunun yanına bir de şunu koyun: Bölgelerarası eşitsizliğin ve dengesizliğin giderilmesi için en büyük araçlardan biri olması beklenen Kalkınma Ajansları’nı kuruyorsunuz, sonra da daha az gelişmiş bölgelere daha fazla fon ayrılmasını yasada garanti altına almıyorsunuz. Bu durumda kaynakların bir kez daha gelişmiş bölgelere akmasının önüne nasıl geçeceksiniz? Bunun güvencesi nerede?

Evet, biz bu Kalkınma Ajansları’nın kuruluşunu destekledik. Ama, ortaya çıkan yapı bizim destek verdiğimiz yapı ile uyuşmuyor. Ortaya konan kamu ağırlıklı merkeziyetçi yapı, bölgesel kalkınmaya destek verme ve özel sektörün dinamizminden yararlanma anlayışının ruhuna son derece aykırı düşüyor.

Eleştirilerimizi ilgili makamlara ilettik. Daha az gelişmiş bölgelere daha fazla  fon ayrılmasının yasada güvence altına alınması konusunun dikkate alındığına dair duyumlar da aldık. Yeni düzenlemenin mahiyetini olduğunu önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Sevgili DOGÜNSİFED üyeleri,

Türkiye olarak öyle bir dönemden geçiyoruz ki, tek tek her birimize sorunların çözümünde aktif görev alma sorumluluğu düşüyor. Bu sadece sosyal bir sorumluluk değil, bireyler ve kurumlar olarak geleceğimizi garanti altına almanın, çocuklarımıza iyi bir gelecek hazırlamanın tek yolu. Kendi gücümüze güvenmek ve bu gücü iyi kullanmak zorundayız.

Bu yüzden, bir yandan çağdaş, yenilikçi her adıma çok açık olmalıyız. Bir yandan da serbest piyasanın,   gelişmiş   demokrasinin   ilkelerinin   uygulamalarda   geriye   götürülmesine  izin vermemeliyiz. TÜRKONFED olarak, bu misyonu ulusal çapta yerine getirmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Sizlerin de bölgede aynı misyonun temsilcisi olmanız gerekiyor.

AB’ne girmek için verdiğimiz bunca uğraş, aslında kendimizi çağdaş refah ve demokrasi seviyesine yükseltmek içindir. Buna karşı çıkanlar, sayıları az da olsa, her zaman var olacak ve önümüzdeki günlerde belki sesleri daha da gür çıkacak. Müzakerelerin başlaması öncesi içerde ve dışarıda baskılar artacak. Aynı yoldan geçen tüm diğer ülkelerde olduğu gibi, müzakerelerle başlayacak uyum sürecinin kendi zorlukları ve sancıları AB ilişkilerinin yıpratılması için kullanılacak. Bunlar olağan gelişmelerdir.

Bizim unutmamamız gereken, Türkiye’nin girdiği bu yolda, meydana gelebilecek tüm çalkantılara rağmen ilerlemesinin, sonuçta ülkece kazanmamıza yol açacağıdır. Demokrasiyi, refahı ve sosyal adaleti gerçekleştirmek üzere bu yolu seçmiş bulunuyoruz. Ülkemizin, bölgemizin kendimizin geleceği açısından taviz verilmemesi gereken konular bunlardır. Bu süreçte zihnimiz berrak, hedeflerimiz net, çabamız kesintisiz ve yoğun olmalıdır. Birbirimizden güç ve destek almalıyız. Özellikle sahip olduğumuz bu örgütün kıymetini bilmeli, desteğimizle onu daha da güçlendirmeliyiz.

TÜRKONFED şu anda Türkiye’nin en büyük gönüllü iş dünyası örgütüdür. Sektörel ve bölgesel boyutlarımızla, Türk iş dünyası içinde çok önemli bir boşluğu doldurduğumuza inanıyoruz. Her birimizin katılımıyla oluşturduğumuz ortak ses ile bölgesel, sektörel ve ulusal ekonomik politikaların geliştirilmesine önemli katkılarda bulunmayı amaçlıyoruz. Bunun da ötesinde, ülke ekonomisinin dışa açılımında her bölgenin, her sektörün, her boy işletmenin rol alabileceği bir ortamı yaratmak üzere yola çıkmış bulunuyoruz. Bunu gerçekleştirdiğimiz takdirde Türkiye ekonomisinin demokratik bir biçimde gelişmesi gerçekleşmiş olacaktır. Bu da hiç azımsanmaması gereken bir hedeftir.

Değerli Konuklar,

Biliyorsunuz yarın Elazığ’da bu yılın ilk Başkanlar Konseyi’ni gerçekleştiriyoruz. Gerçi biz “platform” dönemimizde, bu toplantıları yılda üç kez olmak üzere uzun yıllardır gerçekleştiriyorduk. Ama, TÜRKONFED olarak Elazığ’da yapacağımız toplantı, ilk konsey toplantımız olacak. Hepinizin katılacağını umuyorum.

Elazığlılar çok emek verdiler bu toplantı için ve orada sonuçlarını bir bildiriyle açıklayacağımız, bölgeyi ilgilendiren önemli bir de araştırmamız var. Bu araştırmaları Konsey toplantısı yaptığımız her il ve o ilin içinde bulunduğu bölge için tekrarlayacağız. Böylece iki yıl içinde elimizde çok kapsamlı bir ekonomik analiz içeren ülke çapında bir araştırma olacak. Bu bilgi çağında böylesine kapsamlı araştırmaların öncüsü olmak da bizce TÜRKONFED’e ve bağlı federasyonlarına düşen önemli görevler arasında yer alıyor.

Hepinizi yarın gerçekleştireceğimiz Başkanlar Konseyi toplantısında Elazığ’da yeniden görmek ümidiyle selamlıyorum ve dikkatiniz için çok teşekkür ediyorum.

Paylaş: