TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Enis Özsaruhan'ın Trabzon SİAD Genel Kurul Konuşması

TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Enis Özsaruhan'ın Trabzon SİAD Genel Kurul Konuşması

TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Enis Özsaruhan’ın 18 Nisan 2005 tarihinde Trabzon'da gerçekleşen TSİAD Genel Kurul Konuşması

Sayın Başkanlar, Trabzon SİAD’ın değerli üyeleri,

Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum. Genel kurulunuzun başarıyla geçmesini dilerken, bize burada, sizlere hitap etme fırsatını verdiğiniz için, Başkan Semih Melek’in şahsında tüm Trabzon SİAD camiasına teşekkür ediyorum.

Trabzon Sanayici ve İşadamları Derneği, konfederasyonumuzun kuruluşunu gerçekleştiren derneklerin en eskilerinden biri. Platform olarak faaliyet göstermeye başladığımız dönemden bu yana oluşumun içinde ve 2002’de de bir zirvemize ev sahipliği yaptı. Kısacası Trabzon, öncü derneklerimizden bir tanesi. Kısıtlı imkanlara rağmen, sürekli aktif olmaya, bölgesini anlamaya ve değiştirmeye çalışan, çalışmalarını çeşitli program ve projeler etrafında gerçekleştiren bir dernek Trabzon SİAD.

Bu bakımdan, güncel bir konuyu gerek konfederasyon üyelerimizin gerekse kamuoyunun dikkatine sunmak için en uygun ortamlardan birinde olduğumuza inanıyorum.

Bildiğiniz gibi, “Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkındaki Kanun Tasarısı” meclise sevk edilmiş durumda. Devlet Planlama Teşkilatı tarafından hazırlanan bu kanun tasarısını uzun süredir beklemekteydik. Niye beklemekteydik? Çünkü, bu tasarı bizim konfederasyonumuzun çizdiği faaliyet rotası ile paralel seyreden bir bölgesel kalkınma anlayışı üzerine inşa edilmiş durumda.

Konuyu biraz daha açabilmek için önce bir noktanın altını çizmek gerekiyor.  Ülkemizin yeniden büyüme süreci içine girmesi ve bu süreçte, geçen yılın rekor bir büyüme oranıyla kapanması, kuşkusuz tüm ülkenin sevinçle karşıladığı bir olay oldu. Bunda emeği geçen herkesi, başta hükümet ve özel sektör olmak üzere, kutlamak gerekir.

Ancak, sayın Başbakanımız’ın da belirttiği gibi, büyümede sağlanan bu başarının istihdam artışı olarak tabana yayılamaması bu sevince burukluk kattı. Yurdun dört bir yanında canını dişine takmış çalışan sanayici ve işadamları ise, hükümet katında ve kamuoyunda dile getirilmeyen bir başka gerçeğin burukluğunu daha yaşadı. Bu burukluk, büyümenin bölgesel eşitsizliği ortadan kaldırmaya katkı yapacağı konusunda bir ışık göremememizden kaynaklanıyordu.

Bir ışık göremedik diyoruz, çünkü büyüme eğiliminin hemen bölgesel eşitsizliği giderici gelişmeler yaratmayacağını biliyoruz. Ama öte yandan, bunun işaretlerini de görebilmek istiyoruz. Bugün bu işaretler henüz ortada yok.

İşte böyle bir ortamda, Kalkınma Ajansları Kanun Tasarısı, gerçekten önemli bir girişim olarak önümüze çıkıyor.

Katılım Ortaklığı Belgesi temelinde, Avrupa Birliği’ne ekonomik ve sosyal uyumun çerçevesini oluşturan ve 2004-2006 dönemini içine alan Ön Ulusal Kalkınma Planı’nda en önemli öncelik olarak bölgesel gelişmeye ağırlık verildi. Bu bağlamda, bölgesel gelişme politikalarını yerel bazda uygulayacak kurumsal bir mekanizma geliştirilmesi ve bu alanlardaki program ve projelerin yönetimine ilişkin bazı görevlerin bu mekanizmaya, kanun tasarısındaki adıyla Kalkınma Ajansları’na devredilmesi öngörüldü.

Kalkınma Ajansları, yerel düzeyde planlama, programlama, proje üretme kapasitesini arttıracak, bölgelerde ve yerelde kaynakların etkin kullanılmasına yardımcı   olacak,   yerel   aktörler   ve   dinamikler   arasında   sinerji oluşturacak,

KOBİ’lere dayalı bir kalkınma modeli çerçevesinde yerel girişimcilere ve KOBİ’lere destek sağlayacak, uluslararası düzeyde yapılacak tanıtımlara ve bu tanıtımlardan sorumlu birimlere destek verecek, girişimcilik ruhunu harekete geçirerek maliyet paylaşımına dayalı ortak proje üretme kültürü yaratmaya çalışacak ve bunların bir stratejik plan çerçevesinde hayata geçirilmesini sağlayacak.

Ajansların önüne konulan hedeflerin, neredeyse tümlüyle, TÜRKONFED’in amaçları ve başlıca faaliyet alanlarıyla örtüştüğünü söyleyebiliriz. Dahası da var, bu ajansların kurulacağı bölgeler seçilirken, yeni düzenlenen İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması’nda Düzey 2 olarak tanımlanan 26 bölge esas alınmış durumda. Bildiğiniz gibi TÜRKONFED’in kurucu federasyonları da sınırlarını belirlerken aynı sistemi esas almıştı.

Bir başka önemli nokta da şudur: Yasa gerekçesinde, ajansların kamu-özel sektör ortaklığı anlayışına uygun bir yapıda kurulduğu belirtilmektedir. Karar organlarında özel sektör ve sivil toplum temsilcilerine de yer verileceği belirtilmektedir.

Buraya kadar her şey mükemmel gözükmektedir. Ancak buradan sonra gönüllü iş dünyası örgütlerinin bu oluşumun yönetim kademelerinde alacağı rolle ilgili tanımlamalar,  bizde endişe ve tereddüt uyandırmaktadır.

Yasa tasarısına göre, üç büyük il dışında ajansların karar alma organlarında çoğunluk kamu temsilcilerinde olacaktır. Dahası, üç büyük il dışında özel sektöre yönetim kurullarında tek bir kontenjan ayrılmış, onun da Odalar Birliği tarafından kullanılması öngörülmüştür. Bu kamu ağırlıklı yapı, Kalkınma Ajansları’nın en çok işlev bulacağı Anadolu’da özel sektör katkısını en aza indirmektedir.

Buna ilişkin olarak, kanun tasarısının gerekçesinde şu ifadelere yer verilmektedir: “Gelişme zorluğu çeken bölgelerin ve yörelerin çoğunda, girişimcilik ruhu ve kültürünü harekete geçirip yönlendirecek ve bunun için gerekli destekleri sağlayacak kurumsal kapasite bulunmamaktadır.”

Bize öyle geliyor ki. Bu kanun tasarısı hazırlanmaya başlandığında, TÜRKONFED’in henüz oluşmamış olması, bu hazırlıkları yapan kurumları bu şekilde düşünmeye sevk etmiş. Oysa TÜRKONFED, federasyonları ve dernekleri Düzey 2’yi oluşturan 26 bölgenin çoğunda bir kurumsal kapasiteye sahip durumdadır. Hem Düzey 2’ye göre bölgesel bir örgütlenme gerçekleştirmiş olması nedeniyle, hem de bünyesinde sektörel örgütleri barındırması nedeniyle benzeri olmayan bir konuma sahiptir.

Nitekim, bu konumumuzun bir sonucu olarak, Ege Ekonomiyi Geliştirme Vakfı tarafından Ege Bölgesi illeri için göreli üstünlüklerin belirlenmesi, bölgesel strateji ve yol haritası saptamak için yapılan çalışmalar, bir model olarak, kurucu federasyonlarımızdan BASİFED tarafından konfederasyona aktarılmış ve bu modelin tüm federasyonlarımızın bölgeleri için gerçekleştirmesi kararı verilmiştir. Böylece yaklaşık 2 yıllık bir süre içinde, ülkemizin tamamının göreli üstünlüklerinin belirlenmesi ve önceliklendirilmesi çalışmalarını tamamlamış olacağız. Bu çalışmalar tabii ki sadece bizler için değil, bölgelerde zaman içinde yapılanacak Kalkınma Ajanslarına da büyük bir veri ve sağlam bir zemin oluşturacak. Diğer bir deyişle, konfederasyon, bir çok bölgede, Kalkınma Ajansları’nın üstleneceği çalışmalara girdi sağlayacak bir konumda olabilecektir. Zaten, DPT de EGEV’in çalışmasını diğer bölgeler için örnek göstermektedir.

Bir kez daha hatırlatmak isteriz ki, Konfederasyonumuz, 6 kurucu federasyonun altında 63 yerel ve sektörel derneği 7410 iş insanını kapsamaktadır. Şu anda, kurucumuz olan  5 Bölgesel Federasyona üye 51 dernek, 63,9 milyar dolar iş hacmine sahip. Bu 51 derneğin üyeleri, 525 bin kişiyi istihdam ediyor. 2004 yılı için tahmini ihracat tutarları 27,4 milyar dolar olarak hesaplanıyor. Sektörel Dernekler Federasyonu üyesi 11 derneğin, TÜSİAD hariç toplam iş hacmi, 56.6 milyar dolar. Bu derneklerin üyesi sanayici ve işadamları 438 bin kişiyi istihdam ediyorlar. 13.6 milyar dolarlık ihracat yapıyorlar. TÜSİAD ise 94.1 milyar dolarlık bir iş hacmine sahip. TÜSİAD üyeleri 542 bin kişiyi istihdam ediyorlar ve 22.2 milyar dolarlık ihracat yapıyorlar.

Tekrarlardan arındırmak için toplam rakamların üçte ikisini alacak olursak, konfederasyonumuzun 143 milyar dolarlık bir iş hacmi ile 1 milyonu aşkın kişiye istihdam sağladığını ve 42 milyar dolardan fazla ihracat yaptığını söyleyebiliriz.

Konfederasyonun hızla devreye soktuğu faaliyetlere baktığımızda da temel motiflerin Kalkınma Ajansları’nın motifleriyle örtüştüğü görülmektedir.

Konfederasyon bünyesinde faaliyete geçen “AB Müzakere ve Uyum Komisyonu”, bölge ve sektörlerimizin küresel ekonomiye entegrasyonunu ve AB’ne ekonomik ve sosyal uyumu gündemine almış bir çalışma grubumuzdur.

“Sektörel ve Bölgesel Fırsatlar Tanıtım Komisyonu” yasa gerekçesinde dile getirilen bir başka konuyu, bölge ve sektör bazlı uluslararası tanıtım üzerine çalışmaya başlamıştır.

“KOBİ Eğitim, Geliştirme ve Alternatif Finansman Komisyonu”, Türkiye’nin çok ihtiyaç duyduğu bir konuya, küçük ve orta boy işletmelerin rekabet gücünün artırılması, insan kaynaklarının geliştirilmesi konusuna odaklanmıştır.

“Sivil Örgütlerle ve Üyelerle İlişkiler Komisyonu” ise, gücünü, tüm yurt sathına dönük olarak, iş dünyasında girişimcilik ruhunun geliştirilmesine yoğunlaştıracaktır.

Konfederasyonumuzun bölgelerde ve sektörlerde kurumsal kapasitesi olan iş dünyası temsil örgütlerinin üzerinde yükselen bu yapısının, sektörel ve bölgesel sinerjiden yararlanarak,  yerel dernekten, federasyona, federasyondan konfederasyona yaygın bir iletişim, birikim ve bilgi paylaşımı sağlayacağı aşikardır. TÜRKONFED olarak kağıt üzerinde yeni bir oluşum olmamıza rağmen, yapımız 8 yıllık örgütlü çalışma geçmişine sahiptir. Çalışma anlayışımız ve yapımız bizi Kalkınma Ajansları konusunda doğal bir partner yapmaktadır. Özel sektörün en büyük gönüllü örgütü olan konfederasyonumuza bağlı derneklerin Kalkınma Ajansları’nın yönetimlerinde yer alması bu kurumların sağlıklı işleyişine önemli katkılar sağlayacaktır.

Değerli Başkanlar, değerli üyeler,

Ülkemiz, yüksek büyüme hızlarını istikrarlı bir şekilde sürdürebilmelidir ki, gelişmiş ülkelerle ile aramızdaki farkı kapatalım. Büyümeye istikrar kazandıracak faktörlerden biri de, bu büyümenin işsizlik ve bölgesel eşitsizlik sorunlarımıza ilaç olabilmesidir.

Kalkınma Ajansları’nın bu doğrultuda önemli bir adım olabileceğini biliyoruz. Ancak, bu ajanslarda gönüllü sivil toplum ve iş dünyası kuruluşlarının ağırlıkta olması sağlanmalıdır. Gerekçesinde AB ile ekonomik ve sosyal uyumdan söz eden bir kanun tasarısının, bunun en önemli gereklerinden birinin gönüllü kuruluşlarla işbirliği olduğu göz ardı etmesi bir çelişki doğurmaktadır.

Kanun tasarısının bu gözle elden geçirilmesi, üç büyük il dışında ajans yönetim kurullarında özel sektöre ayrılan yerin artırılması ve gönüllü kuruluşlara kontenjan ayrılması ajansların işleyişini daha sağlıklı hale getirecektir.

Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyor, hepinizi bir kez daha saygıyla selamlıyorum.

Paylaş: