TÜRKONFED: "Demokratik Rejimin Ön Koşulu Uzlaşmadır"

TÜRKONFED: "Demokratik Rejimin Ön Koşulu Uzlaşmadır"

Türkiye’nin geleceğine, refahına ve huzuruna zarar verecek her türlü demokrasi dışı girişimlerin karşısındayız. Bu uğurda bizler, demokrasiyi ve millet iradesini savunurken; hukukun üstünlüğünün, yargı bağımsızlığının, erkler ayrılığının, AB üyelik sürecinin destekçisi ve takipçisi olmaya devam edeceğiz.

Demokratik, laik, çağdaş bir hukuk devleti, Cumhuriyetimizin ve geleceğimizin teminatıdır. Askeri darbeler, muhtıralar ve kalkışmalar öncelikle demokrasiye, cumhuriyetimize ve millet iradesine karşı girişimlerdir. 15 Temmuz gecesi, demokrasiye ve millet iradesine karşı, ordu içinde, cuntacı bir grubun gerçekleştirmeye çalıştığı darbe girişimi, başta halkımız, siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları ve iş dünyası örgütlerinin ortak sağduyusu ile bertaraf edilmiştir.

Ülkemiz bugün içinde bulunduğu hassas dönemi, hukukun üstünlüğünden, laik cumhuriyet ilkelerinden ve demokrasiye olan inancından hiçbir zaman vazgeçmeden birlik ve beraberlik ruhuyla atlatacaktır. Toplumun farklı kesimleri arasında yakalanan uzlaşının, siyasi partilerimiz tarafından demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, yeni anayasa ve iç barışın tesis edilmesi noktasında devam ettirilmesi gerekmektedir.

Sürdürülebilir ekonomik kalkınma için demokrasinin evrensel ilkeler ışığında uygulanması artık bir zorunluluktur. Ülkemizin orta demokrasi tuzağından çıkışının anahtarı katılımcı bir demokrasi kültüründen geçmektedir. Toplumun tüm kesimlerinin bir araya geldiği, çok sesli, çok renkli, çok kültürlü, katılımcı bir anayasanın hazırlanması, birlik ve beraberliğimizin perçinlenmesine önemli katkı sağlayacaktır.

TÜRKONFED olarak, “Yeni Anayasa’ya Doğru; Kurumsal Reform ve Demokrasi Kültürünün Gelişimi” raporunda da vurguladığımız gibi Yeni Anayasa’nın ön koşulu uzlaşma kültürünü geliştirmektir. Bu bağlamda son günlerde toplumsal uzlaşma zemininin Yeni Anayasa çalışmalarına yansıtılacak olmasını önemsiyor ve her platformda konfederasyon olarak süreci destekliyoruz.

Demokrasi dışı girişimler sadece siyasi ve toplumsal ayrışmayı değil, aynı zamanda ekonomik refahı ve kalkınmayı da tehdit etmektedir. İş dünyası olarak yaraların hızla sarılması için üzerimize düşeni yaparak üretimden gelen gücümüzü ülke ekonomisinin gelişmesi yönünde kullanıyoruz. İşimizin başındayız.

 

Türkiye’nin demokratik ve ekonomik kazanımlarını geliştirmesinde önemli bir çıpa olan AB’ye tam üyelik hedefinin devam ettirilmesi yolunda, siyasi kaygıların bir yana bırakılarak evrensel değerlere sahip çıkılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu nedenle siyasi, ekonomik ve kültürel olarak AB değer ve normları ile ters düşecek girişimlerden kaçınılmalıdır.  Halkın sağduyusu ile yakalanan birlikteliğin, içeride ve dışarıda siyasi, ekonomik ve toplumsal alanlarda doğru kanallara yönlendirilmesi için 24 bini aşkın üyemizle Türkiye için çalışmaya ve üretmeye devam ediyoruz.

Bu sorumluluklarımızın bilinciyle Türkiye’nin geleceğine, refahına ve huzuruna zarar verecek her türlü demokrasi dışı girişimlerin karşısındayız. Bu uğurda bizler, demokrasiyi ve millet iradesini savunurken; hukukun üstünlüğünün, yargı bağımsızlığının, erkler ayrılığının, AB üyelik sürecinin destekçisi ve takipçisi olmaya devam edeceğiz.

Paylaş: