Türkiye İMSAD’ın geleneksel hale gelen ‘Gündem Buluşmaları’ toplantısının 36’ncısı, pandemi nedeniyle beşinci kez internet üzerinden gerçekleştirildi. “Pandeminin Gölgesinde 2021: Değişen Para Dinamiğinde Talep Nasıl Şekillenecek?” başlığı altında yapılan toplantıda katılımcılara seslenen Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, “İnşaat malzemeleri sanayimiz ilk 9 ayı beklentilerimizin üzerinde bir büyüme ile tamamladı. Önümüzdeki döneme bakarken tehdit ve fırsatları rasyonel değerlendirmek ve farklı bakış açılarıyla geleceği doğru tahmin etmek kritik önem taşıyor” dedi. Toplantının konuşmacısı İstanbul Medipol Üniversitesi İYBF Dekanı Prof. Dr. Kerem Alkin ise şunları söyledi: “Covid-19, dünya ekonomisinde 1950’li yılların sonlarından bu yana yaşanan pek çok siyasi, askeri ve ekonomik krizler dikkate alındığında, küresel açıdan en büyük zarar ve en olumsuz etkiye yol açan kriz olarak değerlendiriliyor. Aşı sürecinin başlamasıyla en geç nisan ayından itibaren yeni bir sürece gireceğimizi öngörüyorum.”
Türkiye İMSAD 36. Gündem Buluşmaları ‘Pandeminin Gölgesinde 2021’ Başlığı Altında Düzenlendi
Türkiye İMSAD (Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği) tarafından 36’ncı kez düzenlenen ‘Gündem Buluşmaları’ toplantısı, 7 Ekim Çarşamba günü Demirdöküm’ün katkılarıyla düzenlendi. Açılışını Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, moderatörlüğünü Türkiye İMSAD Başkan Vekili Ferdi Erdoğan’ın yaptığı “Pandeminin Gölgesinde 2021: Değişen Para Dinamiğinde Talep Nasıl Şekillenecek?” başlıklı online ‘Gündem Buluşmaları’ toplantısı; inşaat malzemesi sanayicileri, iş dünyasından isimler ve sektör profesyonelleri tarafından ilgiyle takip edildi. Toplantının konuşmacısı İstanbul Medipol Üniversitesi İYBF Dekanı Prof. Dr. Kerem Alkin, küresel salgının dünya ve Türkiye ekonomisine etkilerini ve normalleşme sürecine yönelik değerlendirmeleri paylaştı.
Değişimin etkisi ve hızı daha da radikalleşti
Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, “Değişimin baş döndürücü hızı günümüzün gerçeği. Tüm dünyayı kapsayan ve her gün hızlanan değişim, olağan dışı gelişmeleri olağan hale getiriyor. Pandemi süreci ile değişimin etkisi ve hızı daha da radikalleşti. Geçmiş ile gelecek arasındaki fark, tahmin edebilme sınırlarımızı zorluyor, aşıyor. Geçmişin rehberlik etkisi azalıyor. Yarını doğru tahmin edebilmek, geleceğe doğru hazırlanabilmek her gün daha da önemli ve kritik hale geliyor” dedi.
2020’nin büyük umutlarla başladığını ifade eden Tayfun Küçükoğlu, “İlk çeyrekte yüzde 8,1 büyüyen, ikinci çeyrekte pandeminin etkisiyle yüzde 8 gerileyen, daha sonra üçüncü çeyrekte güçlü toparlanma yaşayan inşaat malzemeleri sanayimiz ilk 9 ayı tahminlerimizin ve beklentilerimizin üzerinde büyüme ile tamamladı. Alınan ekonomik tedbirlerin, sağlanan ucuz ve bol paranın ve hızla değişen tüketici davranışının bu gelişmede payı büyük. Ancak ağustos ayı itibarıyla yükselmeye başlayan para maliyeti bugüne kadar neredeyse yüzde 100 artarak talebi oluşturan dinamikleri ciddi şekilde etkilemeye başladı. Para maliyetinin önümüzdeki dönemde daha da artmasını bekliyoruz. Ayrıca kışa doğru artan pandemi etkisi, her gün değişen coğrafi ve global etkiler ile 2021’de bizi neler bekliyor? Bunu gerçekten doğru tespit edebilmek gelecekteki başarımız için fevkalade önemli olacak. Önümüzdeki döneme bakarken tehditleri ve fırsatları son derece rasyonel değerlendirmemiz ve çok farklı bakış açılarıyla geleceği tahmin etmeye çalışmamız gerektiğine inanıyorum” diye konuştu.
Her ülke korumacılık zırhının arkasına sığınıyor
Küresel ekonomide her ülkenin bir korumacılık zırhı arkasına sığındığını vurgulayan toplantının moderatörü Türkiye İMSAD Başkan Vekili Ferdi Erdoğan, “Bu korumacılık, serbest ekonomiden sanki daha çok devlet ekonomisine geçilmiş gibi bir algı yaratıyor. Küresel ticaretten bölgeselleşmeye dönerken tedarik zincirinin önemi de ortaya çıkıyor” dedi. Pandemi nedeniyle gelişmiş ülkelerin şirketlere hibe ile destek olup onları daha kolay ayağa kaldırdığını ifade eden Ferdi Erdoğan, “Biz krediler üzerinden yürüdüğümüzden borçlandırılan şirketlerin sorunlarını büyüttük mü yoksa çözüm mü ürettik? Bu durumu doğru değerlendirmeliyiz” diye konuştu. Yeni Ekonomi Programı 2021-2023’ün gerek hedefler ve tahmin açısından gerekse tüketim yerine üretim ve ihracat odaklı büyüme açısından tatmin edici olduğunu ifade eden Ferdi Erdoğan, programın nasıl uygulanacağı, dış kaynak bulunmasının çözümü ve büyürken enflasyonun düşürülmesinin nasıl sağlanacağının merak edildiğini belirtti. Sanayide maliyet artışına dikkat çeken Ferdi Erdoğan, şunları söyledi: “İnşaat malzemeleri sanayisinin üretiminde maliyetin üçte biri kullanılan enerjiden oluşur. Üçte biri de ithal girdi gibi görünür. Sene başından bugüne baktığımızda döviz sepeti yüzde 34, son bir yılda da yüzde 40 arttı ama üretici enflasyonu, yani maliyet yüzde 25-26 yükseldi, tüketici biraz daha geriden geldi. Bizim beklentimiz bu oranların doğru bir açıya yerleşmesidir.”
2021’in ilk 6 ayı Türkiye-AB açısından yumuşak geçecek
Konuşmasında, pandemi sürecinde dünya ve Türkiye ekonomisini değerlendirerek 2021 beklentilerini paylaşan İstanbul Medipol Üniversitesi İYBF Dekanı Prof. Dr. Kerem Alkin, “2021’in ilk 6 ayı Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkileri açısından çok yumuşak bir dönem olarak geçecek. Çünkü dönem başkanlığı Malta’ya geçiyor. Malta’nın çok farklı nedenlerden dolayı, özellikle Libya konusunda Türkiye ile birlikte hareket etmeyi tercih eden bir ülke olduğu gerçeğinden hareketle, dönem başkanlığında Türkiye ile ilişkiler konusunda daha yapıcı bir tutum içinde olacağına şahit olabiliriz” dedi.
Moralsizlik yerini farklı bir umut sürecine bıraktı
Gerek Dünya Bankası gerek Uluslararası Para Fonu gerekse Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün, 2021 yılı beklentilerini olumlu yönde yukarı doğru revize ettiğine dikkat çeken Prof. Dr. Kerem Alkin, “Dolayısıyla küresel salgının dünya ekonomisini geniş manada vurduğu mart, nisan ve mayıs döneminde var olan büyük moralsizliğin yerini daha farklı bir umut sürecine bıraktığını söyleyebiliriz. Dünyanın beklenenden daha hızlı bir şekilde küresel salgının yaralarını sarabileceğini, bunu da dünya ekonomisi ve küresel ticaret için beklentilerin iyileşmesini sağladığını hep beraber izliyoruz. Covid-19’un sebep olduğu küresel belirsizlik algısı, dünya ekonomisinde 1950’li yılların sonlarından bu yana yaşanan pek çok siyasi, askeri ve ekonomik krizler dikkate alındığında, küresel açıdan en büyük zarara ve en olumsuz etkiye yol açan kriz olarak değerlendiriliyor“ şeklinde konuştu.
Nisan ayından itibaren ‘Biz ne yaşadık böyle’ diyeceğiz
Prof. Dr. Kerem Alkin, Türkiye’nin 2021 beklentileri ile ilgili şöyle konuştu: “2020 yılını, muhtemelen en kötü senaryoda -1,7 ila -1,5 civarında, daha iyimser bir senaryoda ise 0 ila 0,3 civarında bir pozitif büyüme kapatma ihtimalimiz var. Aşının bulunmasıyla birlikte dünyada salgının etkisini kaybetmesi gibi gelişmelere bağlı olarak ise Türkiye ekonomisinin 2021’de rahatlıkla yüzde 5’e yakın bir büyüme ile yılı kapatması yönünde de bir beklenti bulunuyor. Aşı sürecinin başlamasıyla dünya ekonomisi ile ilgili algı değişecek. En geç önümüzdeki nisan ayından itibaren ‘Biz ne yaşadık böyle’ diyerek enteresan yeni bir sürece gireceğimizi öngörüyorum.”