Anadolu'da Daha Güçlü Olmak için Yola Çıktı!

Anadolu'da Daha Güçlü Olmak için Yola Çıktı!

Ekonomik dinamizmi teşvik etmek için çocuklara, gençlere, her şeyden de önemlisi kadınlara yatırım yapılması gerektiğine inanan TÜRKONFED Başkanı Süleyman Sönmez, Türkiye'nin kalkınma yolculuğunun ve toplumsal refahın ortak akıl ile planlaması gerektiğini söylüyor. Mart ayından bu yana Başkanlık görevini yürüttüğü TÜRKONFED'de kurumsal hafızanın devamlılığı ilkesinin esas alındığını ifade eden Sönmez, kalkınma ajanslarının olduğu bölgelerde federasyonlar kanalıyla derneklere ve 50 bin işletmeye uzanan yapılarının ise en büyük güçleri olduğuna Türkiye’de İş Dünyası Dergisi Temmuz sayısı röportajında dikkat çekti.

Geçtiğimiz aylarda Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu’nda (TÜRKONFED) yapılan genel kurulla Konfederasyonun başkanlık koltuğuna geçtiniz. Öncelikle başkan olmanızla sonuçlanan bu sürecin kısa hikayesini sizden dinleyebilir miyiz?

TÜRKONFED, benim 23 yıllık sivil toplum geçmişimin çok büyük bir kısmında yer ediniyor. 2011 yılında TÜRKONFED’in kurucu dernekleri arasında yer alan Adana Sanayici ve İş İnsanları Derneği’nin Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini üstlenmiştim. TÜRKONFED’de aktif görev almaya başladığım 2015 yılından itibaren de 26 bölgesel federasyonun kurulmasını sağlayarak, TÜRKONFED’in derinleşmesini ve genişlemesini sağlayan ekipte yer aldım. Son başkanımız Orhan Turan döneminde de başkan yardımcısı olarak görev alıyordum. Kendisini TÜSİAD Başkanı olarak uğurlamaktan büyük bir mutluluk duyduğumuzu da belirtmek istiyorum. Elbette ülkemizin en büyük bağımsız ve örgütlü sivil toplum gücü olan TÜRKONFED’de esas olan kurumsal hafızanın devamlılığıdır. Tüzüğümüzdeki ilkeler doğrultusunda seçimlerimizi gerçekleştirdik ve yönetim kurulumuzun teveccühü ile bu önemli görevi üstlendim.

Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütü olan, 26 bölgesel, 4 sektörel olmak üzere 30 federasyon, 284 derneği çatısı altında bulunduran TÜRKONFED’in yeni Başkanı olarak bir önceki başkan Orhan Turan’dan bu görevi alırken nasıl bir TÜRKONFED teslim edildi ellerinize?

TÜRKONFED beşi bölgesel biri sektörel olmak üzere toplam altı federasyonun bir araya gelmesiyle kuruldu ve ilk andan itibaren bütün Anadolu’ya yayıldı. Kurucu başkanımız Enis Özsaruhan ve Celal Beysel ile başlayan STK yolculuğumuzda her başkanımız çıtayı biraz daha yukarı koyma hedefiyle çalışmalarını yürüttü. Orhan Turan döneminde açıkladığımız 5K vizyonumuzun ilk maddesi kurumsallaşmaydı. Buradan hareketle TÜRKONFED’in kurumsallaşması, özellikle insan kaynağı, kapasite ve finansman alanında üyelerine değer yaratması için çeşitli projelerimizi hayata geçirdik. Pandemi döneminde saha ziyaretlerimize ara vermek durumunda kalsak da çevrim içi ortamdan on binlerce kişiye ulaştık. Şu anda ise hem sahada hem de çevrim içi ortamda projelerimize devam ediyoruz. Bazıları geçmiş dönemde bazıları ise yeni dönemde başlayan 20’ye yakın proje yürütüyor, ulusal ve uluslararası iş birlikleri ile Anadolu’ya yayılıyoruz.

TÜRKONFED’in yeni başkanı olarak öncelikli olarak gündeminize aldığınız maddeler neler?

Küresel ekonomik durumun getirdiği zorluklar ve içerde yapısal sıkıntılarımız bizleri anlık sıkıntıları konuşmaya itiyor. Ancak asıl konumuz, gözümüzü ufuktan ayırmadan geleceğimizi ortaya çıkartacak işlere odaklanmak olmalı. Tüm dünya olumsuz koşullar ile kötüye giderken yeni dönemin sunduğu fırsatları da gözden kaçırmamalıyız. TÜRKONFED olarak önceliğimiz ülkemizin “beş temel sorunu” ama aynı zamanda “beş temel fırsatı” olarak tanımladığımız “Demokrasi”, “Çevre”, “Dijitalleşme”, “Kalkınma” ve “Cinsiyet Eşitliği” başlıkları altında, somut ve etkili politikaların oluşturulmasına katkı sunmak, nihayetinde ülkemizin kalkınma yolculuğunu ve toplumsal refahını ortak akıl ile planlamaktır. Yerelden ulusala ve küresele uzanan kalkınma hikayemizin temelinin de Anadolu’dan geçtiğine inanıyoruz. Kalkınma ajanslarının olduğu bölgelerde federasyonlarımız kanalıyla derneklerimize ve 50 bin işletmeye uzanan yapımız en büyük gücümüzü oluşturuyor.

Rotamız geçmişte de Anadolu’ydu, yeni dönemde daha da güçlü bir şekilde yine Anadolu olacak. Bu yaklaşımla Anadolu’nun sesini, üretim gücünü, iş yapma kültürünü daha fazla ön plana çıkaracak, iş dünyasının kapasitesini geliştirecek projelere odaklanacağız. Diğer taraftan “Yeni Dönem, Yeni Ufuklar” vizyon belgemiz doğrultusunda hukukun üstünlüğüne, yargı bağımsızlığına ve demokrasi kültürümüzün gelişmesine katkıda bulunurken; en önemli zenginliğimiz olan insanımıza yatırım yapmaya; yüksek teknoloji kullanarak, yüksek katma değerli markalı üretim ve yüksek katma değerli ihracata odaklanmaya; ülkemizde yeşil ve dijital dönüşüme uzanan yeni bir ekosistemin oluşmasına katkı sağlamaya devam edeceğiz.

“Kurumsallaşma, Küreselleşme, Kapsayıcılık, KOBİ ve Kadın” konusuna odaklanan “5K” vizyonunuzdan söz eder misiniz?

5K vizyonumuz, aslında geçmişten bu yana uyguladığımız ana stratejinin gövdesini oluşturuyor. Geçmiş dönemde nasıl TÜRKONFED’in kurumsallaşması için çalışmalar yürüttüysek, yeni dönemde de federasyon ve derneklerimizin de kurumsallaşması, kapasitelerinin artması, Anadolu’nun üretim gücünün ve sesinin duyulması ile Üçüz Dönüşüme odaklanıyoruz. Yeni Dönem, Yeni Ufuklar vizyon belgemizin özünü de “Dijital-Yeşil ve Toplumsal Dönüşüm” eksenli 3D oluşturuyor.

“Dijital Dönüşüm”, ekonomilerin üreten ve tüketen tüm paydaşlarını yenilikçi ortamlarda bir araya getiriyor. “Yeşil Dönüşüm”, küresel iklim değişikliği ve doğal afetler karşısında gezegenimizi, gelecek nesillere miras bırakabilecek iş ve hayat tarzını işaret ediyor. “Toplumsal Dönüşüm” ise insana ve insanlığa yüklediğimiz anlamları yeniden tanımlıyor. Demokrasiden ekonomiye, gençlikten kadına, girişimcilikten eğitim ve çevreye dönüşümün merkezine toplumu alıyor. İşte zihinsel bir değişimi zorunlu kılan bu üçüz dönüşüm çağında, ülke olarak en büyük potansiyelimiz de Anadolu’da yatıyor.

TÜRKONFED için KOBİ’lerin gelişmesi ve kadın istihdamı hep birincil gündem oldu. Bu gündem maddelerine dair gelecek projeksiyonunuzda neler yer alıyor?

Ülkemizde sekiz bin büyük işletme, 3,5 milyon civarında ise KOBİ bulunuyor. 2020 verilerine göre istihdamın yüzde 72'sini, cironun yüzde 49,4'ünü, üretim değerinin yüzde 42,7'sini KOBİ’lerimiz karşılıyor. KOBİ’lerimiz aynı zamanda ülkemizin en büyük ihracat - ithalat pazarı olan Avrupa Birliği ile ticaret yapan işletmelerimizin tedarikçisi olarak da ekonomimizde kilit bir rol üstleniyor. Bu göstergeler nedeniyle TÜRKONFED olarak Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın, Gümrük Birliği’ndeki güncellemelerin KOBİ’ler odağında ele alınması gerektiğini savunuyor, bu politikaların da süreci hızlandıracak destek ve teşvikler ile birlikte ele alınması gerektiğini söylüyoruz. İşimi Yönetebiliyorum, KOBİ’ler için Yeşil Dönüşüm, İş Dünyası İçin Yerel Kalkınma’nın aralarında yer aldığı çok sayıda projeyi Anadolu’da yürütüyoruz. Bu projelerle yıl sonuna kadar 60’ın üzerinde şehrimizde KOBİ’lerimiz ile buluşacağız. Bu buluşmalarda finansmana erişimden kapasite geliştirmeye uzanan pek çok konuda eğitim veriyor, mentorluk desteği sağlıyoruz.

Kadın konusunda ise öncelikle üyemiz olan 45 kadın derneğiyle Türkiye’nin en kapsayıcı kadın gücü olduğumuzun bilinciyle çalışıyoruz. TÜRKONFED İş Dünyasında Kadın (İDK) Komisyonumuz, ulusal ve uluslararası arenada pek çok projeyi hayata geçirdi. Araştırma ve raporlar hazırladı, bu raporlardaki politika önerilerimizin bir kısmı 11. Kalkınma Planı’na da eklendi. Kadının çok yönlü güçlendirilmesini sadece ekonomik alanla sınırlı tutmuyor, hayatın tüm alanlarına aktif katılım sağlanmasının refah, huzur ve barış toplumu olmanın da en önemli kaldıracı olduğunu düşünüyoruz. Hiç kuşkusuz şu anki mevcut koşullar nedeniyle ekonomi gündemi ön plana çıkıyor. Ülkemiz nüfusunun yarısını oluşturan kadınların istihdam oranı yüzde 30’un altında. Özellikle pandemi ile başlayan süreç kadınları daha fazla etkiledi. Bu süreçte yalnızca merkezi hükümet değil yerel yönetimlerden oda ve borsalara ve iş dünyasına kadar her kesime yönelik önerilerimizi sunduk, sunmaya da devam ediyoruz. Son olarak Türkiye İş Bankası iş birliği ve UN Women Avrupa ve Orta Asya Bölge Ofisi’nin desteğiyle girişimci kadınlar için “Girişimde Kadın Gücü” adlı yeni bir projeyi hayata geçirdik. Bu kapsamda sektör ve ölçek fark etmeksizin girişimci kadınlara eğitim desteği vereceğiz.

ÇUKUROVASİFED Başkanlığınız döneminde bölgesel kalkınmayı desteklemek üzere TÜRKONFED’in stratejisine paralel olarak, teknoloji ve yeşil dönüşüm odağında çalışmalara imza attınız. Bu başlığa dair ne tür çalışmalar var ajandanızda?

Dijitalleşme ve yeşil dönüşümü kapsayan ikiz dönüşüm Avrupa’nın öncelikli gündemlerinden biri. Ticaret partnerlerimizin bu alanda mevzuatları belirlediği, Sınırda Karbon Düzenlemesi gibi ticareti yeniden şekillendirecek mekanizmaları devreye almaya hazırlandığı bu dönemde ikiz dönüşüm artık bir lüks değil zorunluluk. Çünkü geçmişteki sanayi devrimlerini kaçırdığınızda bunları sonradan yakalama şansınız vardı ancak ikiz dönüşümü kaçırdığınızda bir daha o trene binmek pek de mümkün görünmüyor.

3D vizyonumuzun iki odağı olan yeşil dönüşüm ve dijital dönüşümün ülkemiz ve iş dünyamız için büyük önem arz ediyor. Dijital Dönüşüm Komisyonumuz ile Dijital Anadolu ve Dijital Dönüşüm Merkezi gibi projelerimizi yeni dönemde Anadolu’da daha da yaygınlaştırırken, Yeşil Dönüşüm Komisyonumuz da “İş Dünyası İçin Yeşil Dönüşüm” projemiz çerçevesinde farkındalık yaratıyor. Eylül ayında Ankara’da yapacağımız Yeşil Dönüşüm Zirvesi ile Anadolu’daki sekiz kentimizde düzenlediğimiz etkinliklerimizin ilk fazını da tamamlayacağız.

7. Üretim yatırım ve istihdamda ciddi bir potansiyele sahip olan Anadolu’nun sahip olduğu bu gücü harekete geçirmek ve bunu ülke adına fırsata çevirmek için neler yapılması gerekiyor? Konfederasyon olarak sizin bu konuya dair çalışmalarınızdan söz eder misiniz? TÜRKONFED’in yeni döneminde Anadolu'nun sesini daha çok duyacak mıyız?

Dünya verimlilik odaklı bir üretim ve hizmet ekonomisine doğru dönüşürken, Türkiye’de bu değişimi gerçekleştirecek en önemli aktörler, hiç şüphesiz Anadolu’nun dört bir yanına yayılan KOBİ’lerimizdir. Biz de bu yeni dönemde TÜRKONFED olarak, Anadolu’nun birikimi ile ülkemizin ortak kalkınma hikayesine güç vermeye, ülkemiz için değer yaratmaya kararlılıkla devam edeceğiz. Çünkü dünyanın Türkiye’ye, Türkiye’nin ise Anadolu’nun bağrında saklı olan kadim üretim ve dayanışma kültürüne ihtiyacı var. Hedefimiz Anadolu’yu kalkınmanın itici gücü yapmak. Anadolu’nun kalkınma dinamiklerini, Anadolu iş insanının rekabetçilik gücünü Türkiye Hayalimize ulaşacak politika ve aksiyonlara dönüştüreceğiz. Haziran ayında Antalya’da Anadolu’nun Liderleri Buluşması’nda iş dünyasını temsil eden federasyon başkanlarımızı bir araya getirdik. Yeni dönem Anadolu vizyonumuzu konuştuk. Başkanlarımız bölgelerinde ‘Ortak Akıl’ toplantıları düzenleyerek, kentlerinin ileri gelen aktörleri ile politika önerileri geliştirecek. Bu önerileri, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında Ankara’da düzenleyeceğimiz Girişim ve İş Dünyası Zirvesi’nde kamuoyu ile paylaşacağız. Kısacası Anadolu’nun kalkınma hikayesini, ülkemizin refah yolculuğunun yapı taşı haline getireceğiz.

 “Ekonomik dinamizmi teşvik etmek için çocuklara, gençlere ve kadınlara yatırım yapmanın önemine dikkat çekiyorsunuz. Peki gençlerimizi tersine beyin göçüne ikna edeceğimiz bir ortam nasıl oluşturulabilir? Bu noktada kimlere ne gibi görevler düşüyor?

Ülkeler geleceklerini yeni kuşaklar ile yeni nesiller ile kısacası gençliğin enerjisi ve dinamizmi ile inşa etmenin yollarını arıyor. Analitik düşünebilen, dünyaya-bilime ve bilgiye açık nesiller yetiştirmek için çocuklar ve gençlerin önüne yeni hedefler, yeni fırsatlar, yeni ufuklar ve yeni umutlar inşa ediyorlar. Ülke olarak biz de en önemli sermayemiz olan gençlerimizi, tersine beyin göçüne ikna edeceğimiz bir ortamı sadece ekonomik değil aynı zamanda demokratik standartlar ile kurabiliriz. Yaratıcı fikirler, girişimci ruh ve yenilikçilik ancak eleştirel düşüncenin hayata geçtiği toplumlarda ortaya çıkıyor.

Ülkemizin en önemli zenginliği olan insan kıymetimizi geliştirebilir, çağın gerektirdiği eğitim sistemi ile beyin gücü potansiyelimizi kullanabiliriz. Bunun için kapsayıcı ve katılımcı iş birlikleri ile birlikte ülkemizin önde gelen kurumları, STK’ları ile çalıştaylar, deneyim paylaşımı, AB destekli istihdam-girişimcilik-eğitim projeleri yürütüyor, Gençlik, Girişimcilik ve Eğitim Komisyonumuz ile Genç TÜRKONFED Platformumuz sayesinde iş dünyası-sivil toplum-akademi-özel sektör iş birliğini geliştirmeye çalışıyoruz.

Türkiye’deki girişimcilik ekosistemini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ekonomik kalkınma ve rekabetçilik için güçlü bir girişimcilik ekosisteminin şart olduğunu düşünüyoruz. Türkiye’de bu anlamda girişimcilik ekosistemi hızla büyüyor. Araştırmalara göre bu yılın ilk çeyreğinde de 1,3 milyar dolarlık yatırım hacmine ulaşıldı. Özellikle teknoloji ve oyun pazarında önemli başarılara imza atıyoruz, arka arkaya unicorn şirketler çıkartıyoruz. Teknoloji ihraç eden şirketlerimizin gerçekleştirdiği yüksek katma değerli ihracat, ekonomimiz için büyük önem arz ediyor. Ancak diğer taraftan potansiyelimizin çok yüksek olduğunu da biliyoruz. Vizyon belgemizde de üzerinde durduğumuz gibi yaratıcı fikirler, girişimci ruh ve yenilikçilik ancak eleştirel düşüncenin hayata geçtiği toplumlarda ortaya çıkıyor. Bunun için öncelikle girişimciliği özendiren hukukun, bireysel hak ve özgürlük alanlarının güçlendirilmesi gerekiyor.

Bir diğer önemli konu da kadın girişimcilerin desteklenmesi. Az önce değindiğim Girişimde Kadın Gücü projemize kaynak teşkil eden Girişimde Kadın Gücü Araştırmamıza göre girişimci kadınların yüzde 40’ı toplumun kendilerini desteklemediğini düşünüyor. Yüzde 40,4’ü ise yüksek vergi ve sigorta masraflarının kadınların girişimci olmasını zorlaştırdığına dikkat çekiyor. Türkiye’deki girişimcilik ekosistemini geliştirmek için girişimci kadınların desteklenmesi de şart.

Son dönemde içinde bulunduğumuz ekonomik tablo göz önüne alındığında iş dünyasının kendini daha güvende hissedebilmesi için ne tür adımlar atılması gerekiyor?

Ülkemizin başta üretim ve hizmet olmak üzere gerek çalışma hayatında gerek toplumsal hayatta verimlilik artışını sağlamamız gerekiyor. Ancak tam da bu noktada faiz-kur-enflasyon sarmalı ile karşı karşıyayız. Bu gerçeği değiştirmeden oyunun kendisini değiştirmek de haliyle güçleşiyor. Üretim temelli, sanayi temelli, yüksek katma değer ve toplumsal refah artışı temelli, kalkınma odaklı bir ekonomik modele geçmemiz gerekiyor. Enflasyon, ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkeler için bir kalkınma sorunu oluşturuyor. Ekonomi biliminin kurallarından şaşmadan, TL’nin değerini de koruyarak enflasyon ile mücadeleye öncelik vermemiz önemli. Yaraya pansuman niteliğinde geçici tedbirler uygulamak yerine doğru teşhis ve doğru yöntemler ile kalıcı tedavileri zamanında yapmalıyız. Bunun için de sadece ekonomik değil aynı zamanda demokratik reformlar ile birlikte ekonomi iklimini sürdürülebilir kılabiliriz.

Diğer taraftan ekonomi iklimi, üretimi, yatırımı ve istihdamı üç eksende besliyor. Bunlar, güven, istikrar ve öngörülebilirlik. Halihazırda güvene, istikrara ve öngörülebilirliğe en çok hasar veren unsur ülkemizin yatırımcılar nezdindeki risk algısıdır. Bu algıyı oluşturansa ağırlıklı olarak yapısal sorunlarımızdır. Ülkemizin risk algısını büsbütün azaltacak kapsayıcılık, katılımcılık, şeffaflık, hesap verebilirlik ve liyakate dayalı bir anlayışın tesis edilmesi ile üreten gemilerimizin, dalgalı denizlerde hedefine ulaşacağına inanıyoruz.

Paylaş: