Enflasyonla mücadele konusunda üzerimize düşeni yapıyoruz

Enflasyonla mücadele konusunda üzerimize düşeni yapıyoruz

Türkiye’nin en büyük bağımsız iş dünyası örgütü TÜRKONFED’in Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sönmez, 2024 yılını değerlendirirken 2025 yılına yönelik öngörülerini paylaştı. Türkiye’nin bölgesindeki en güçlü üretim altyapısına sahip ülkelerden biri olmasının değişen küresel ticaret dinamiklerinde önemli fırsatlar sağladığına dikkat çeken Sönmez, “Lojistik avantajımızı ve genç nüfusumuzu doğru politikalarla bir araya getirebilirsek sektörlerimizin ve ülkemizin büyüme potansiyeli artacaktır” dedi. İş dünyasının enflasyonla mücadele konusunda üzerine düşeni yaptığını ve bundan sonra da yapmaya devam edeceğini ifade eden Sönmez ayrıca, Türkiye’nin toplam faktör verimliliğinin artması için özellikle yüksek teknoloji üretimi ve katma değerli ihracatla uğraşan stratejik sektörlerin desteklenmesi gerektiğini söyledi.

Çatısı altında 31 federasyon ve ulusal-uluslararası 371 üye dernek üzerinden 100 bini aşkın şirket yer alan Türk İş Dünyası Konfederasyonu’nun (TÜRKONFED) Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sönmez, 2024 yılını değerlendirirken 2025 yılına dair öngörü, beklenti ve çözüm önerilerini paylaştı. Dünyanın pek çok ülkesi gibi Türkiye’nin de son iki yıldır savaşlardan enerji güvenliği ve iklim olaylarına uzanan küresel olaylardan etkilendiğini belirten Sönmez, bu durumun riskler kadar fırsatlar da barındırdığına dikkat çekti.

“İş dünyası 2025 yılında toparlanma bekliyor”

Küresel krizlerin yol açtığı sorunların başında ‘üretim maliyetleri ve tedarik,’ ‘yüksek enflasyon ve alım gücü,’ ‘savaşın ihracat pazarları üzerindeki etkisi’ ve ‘finansa erişim ile döviz kuru artışları’nın geldiğini söyleyen Sönmez, “Son iki yılda çeşitli projeler kapsamında 50’nin üzerinde kentimizde iş insanlarıyla bir araya geldik. Bunun yanında yılın her çeyreğinde düzenlediğimiz anketler ile KOBİ’lerin ekonomik durumunu ortaya koyuyoruz. Buna göre iş dünyasının öncelikli gündemini yüksek enflasyon, istihdam kayıpları, finansmana erişim zorluğu ve borç yükü oluşturuyor. Bankaların kredi verme iştahı azalırken alternatif finansman kaynaklarına erişim de sınırlı. Bundan dolayı 2024 yılı, KOBİ’ler açısından ayakta kalma çabalarıyla geçti. Ancak diğer taraftan iş dünyası, ekonomik ve siyasi öngörülebilirliğin kayda değer düzeyde iyileşmiş olmasının da etkisiyle 2025 yılında toparlanma bekliyor. Hiç kuşkusuz belirsizliklerin azalması, öngörülebilirliğin daha da artması gerekiyor. En somut beklentiler ise enflasyonun düşürülmesi ve finansmana erişimin kolaylaştırılması konusunda daha somut adımların atılması. Bu kapsamda düşük faizli kredi imkanlarının artırılması ve KOBİ’lere yönelik destek paketlerinin uygulanmasına dair beklenti bulunuyor. Enflasyon düştükçe, finansal piyasalar düzene girdikçe, makroekonomik istikrar sağlandıkça tüketici güveni de yerine gelmeye başlayacak. Üretim kıpırdanacak ve bu durum istihdama da katkı sağlayacak. Biz iş dünyası olarak özellikle enflasyonla mücadele konusunda üzerimize düşeni yapıyoruz, bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz” dedi.

“Doğru politikalar ve teşviklerle bu süreci lehimize çevirebiliriz”

Değişen küresel ticaret dinamikleri göz önünde bulundurulduğunda Türkiye’nin önemli fırsatlar elde edebileceğini ifade eden Sönmez şöyle devam etti; “Türkiye, stratejik konumu ve güçlü üretim kapasitesiyle küresel ekonomide kendisine daha geniş bir alan açma potansiyeline sahip. Lojistik avantajımızı ve genç nüfusumuzu doğru politikalarla bir araya getirebilirsek sektörlerimizin ve ülkemizin büyüme potansiyeli artacaktır. Özellikle savaşlar nedeniyle tedarik zincirlerinde yaşanan değişim, yeni yatırımları çekme kapasitemizi artırıyor. Ancak yatırımcı güvenini artırmak için yargı bağımsızlığının güçlendirilmesi, bürokrasinin azaltılması ve sektörel teşviklerin çeşitlendirilmesi kritik önem taşıyor. Aynı zamanda değişen dünya konjonktüründe ortaya çıkan yeni yatırım imkanlarını değerlendirmeye yönelik stratejik bir planlama da yapılmalı.”

“Stratejik sektörlere destek sağlanmalı”

Türkiye’nin toplam faktör verimliliğini artırmak için yeni nesil bir sanayi politikası yasasına ihtiyaç duyulduğunu belirten Sönmez, “Ayrıca yüksek teknoloji üretimi ve katma değerli ihracatla uğraşan stratejik sektörlere uzun vadeli ve uygun destek sağlanması da kritik öneme sahip. Kısacası Türkiye’nin dünyadaki gelişmelere paralel olarak ciddi bir şekilde planlama yapmaya başlaması gerekiyor. Bu kapsamda Devlet Planlama Teşkilatı benzeri bir kurumsal yapının da yeniden hayata geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz” diye konuştu.

“Teşvik modeli için destek vermeye hazırız”

Yakın zamanda açıklanması beklenen yeni teşvik modeline de değinen Sönmez, “Ülkemizdeki girişimlerin neredeyse üçte biri İstanbul’da. Doğu ve Güneydoğu’daki bazı illerde ise girişim sayısı 10 binin bile altına düşüyor. İyi tasarlanmış bir teşvik sistemi ile girişimler ülke geneline yayılabilir. TÜRKONFED çatısı altındaki federasyonlarımız, kendi bölgelerinin ekonomik koşullarını çok yakından biliyor. Ayrıca TÜRKONFED olarak bölgesel kalkınma üzerine yıllardan beri çok sayıda teorik çalışma yaptık. Teşvik sistemi yeniden kurgulanırken de elimizden gelen desteği vermeye hazırız” açıklamasında bulundu.


Paylaş: