TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman ONATÇA'nın 8. Rekabet Kongresi Açılış Konuşması

TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman ONATÇA'nın 8. Rekabet Kongresi Açılış Konuşması

Sayın Bakanım,

Sivil toplum kuruluşlarının değerli başkanları, İş dünyasının değerli temsilcileri,

Değerli katılımcılar, Sayın basın mensupları,

“Sektörel Dernekler Federasyonu” ve “Sabancı Üniversitesi-TÜSİAD Rekabet Forumu” tarafından düzenlenen Rekabet Kongresi’nin açılışına hepiniz hoşgeldiniz. TÜRKONFED yönetim kurulu adına sizleri saygıyla selamlıyorum.

17 Federasyon, 134 dernek ve 11.000’i aşkın iş insanını temsilen bu kongrede sizlerle beraber olmaktan mutluluk duyuyorum.

İş dünyasını temsil eden en geniş kapsamlı, tarafsız, bağımsız ve gönüllü sivil toplum kuruluşu olarak, ekonomik, politik ve toplumsal meselelerde iş dünyasının sesi olmaya çalışıyoruz. Kurulduğumuz günden bu yana ekonominin nabzını tutuyor, ülkemizin büyüme hedeflerine ulaşma gayretlerine, katkıda bulunmaya çalışıyoruz..

TÜRKONFED olarak ana faaliyet alanlarımızdan biri de sanayimizin, üreticilerimizin ve KOBİ’lerimizin rekabet gücünü artıracak politikalar üretmek vebu misyonumuz çerçevesinde bölgesel ve sektörel kalkınma vizyonları geliştirerek uluslararası entegrasyona ve ülkemizin rekabet gücünün artırılmasına destek olacak çalışmalar yapmaktır...

Bu yıl sekizincisi düzenlenen rekabet kongresinin, ülkemizin en önemli gündem maddelerinden biri olan “rekabet gücünün artırılması” konusunu ele alması sebebiyle çok önemli buluyoruz.

Sizlerin de bildiği gibi ülkemiz küresel rekabet konusunda üst sıralara doğru yükselmektir..Dünya Ekonomik Forumu’nun son olarak açıkladığı Küresel Rekabet Raporu'nda geçen yıla göre 16 sıra yükselerek 144 ülke arasında 43’üncü sıraya ulaştık. Bu yükselişi elbette olumlu buluyoruz ancak bu konuda daha gidecek çok yolumuz olduğunu biliyoruz..

Bu yolda bize sekte vuracak bir takım risklerin varlığı hepimiz biliyoruz.… Küresel ekonomi  hala sağlam bir zemine oturmuş değil. Bu da ülke ekonomimiz için yavaşlama ve kırılganlık demektir.

Küresel ekonominin toparlanması için  büyük ekonomilerin, aldığı önlemler de,var elbette.

ABD, AB ve Japonya, ekonomilerini canlandırmak için önemli ve olumlu adımlar attılar. Ancak, bu adımların, dünya ekonomisinin içinde bulunduğu krize uzun vadeli ve kalıcı çözümler sunmaya yeterli olup olmayacağını hep birlikte göreceğiz.

Brezilya, Çin, Hindistan ve Rusya gibi ülkelerinin büyüme performansı da düşmektedir…

Orta Doğu’da yaşanan siyasi dalgalanmalar da piyasaları olumsuz yönde etkilemektedir..

Tüm bu ekonomik gelişmelerden ülke ekonomimizin etkilenmesikaçınılmazdır. Örneğin ihracatımız, Avrupa pazarlarındaki daralma sebebiyle darbe aldı. Suriye’deki gelişmeler, bu ülkeyle ticaret yapan özellikle Doğu Akdeniz ve Güney Doğu Anadolu’daki girişimcilerimizin, sanayicilerimizin işlerini sekteye uğrattı.

Değerli Konuklar,

Yılın başında, 2012 yılının ekonomimiz açısından zor geçeceğini öngörmüştük. Geçtiğimiz yılın ilk altı ayında 10,5 olan büyüme oranımız bu yılın ilk altı ayında yüzde 3’lere düştü. Bu büyüme oranını önümüzdeki yıllarda ortalama yüzde 7 seviyelerine çıkarmalıyız ki, 2023 hedefimiz olan dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasındaki yerimizi alalım.

Yüzde 7 büyüme oranını yakalayabilmemiz için ise sanayimizin rekabet gücünü artırmamız şarttır…

Sanayimizin rekabet gücünü artırmak için en önemli meselelerin başında, işgücü piyasalarında verimliliği artıracak ve enerji piyasalarında maliyetleri düşürecek reformların hayata geçirilmesi bulunuyor. Öte yandan, sektörel politikalara eğilmeli ve yol haritasını buna göre çıkarmalıyız. Bütün bunlar, reel sektörün ve KOBİ’lerin rekabet gücünü artıracak ve küresel sermaye yatırımlarından pay almamızı sağlayacaktır.

Sektörlerin rekabet gücünün artırılması, rekabet gücünün önemli bir bileşenidir… Bu konuda iş dünyasının düşüncelerini sizlerle paylaşmak istiyorum… Geçtiğimiz yıllarda bölgesel federasyonlara bağlı dernek başkanlarıyla yaptığımız bir araştırmayla Türkiye ekonomisine yönelik değerlendirmelerini almıştık. Bu araştırmada Dernek başkanlarına illerinin daha fazla yatırım çekmesi için neler yapılması gerektiğini sormuştuk.

Bu konuda dernek başkanlarının ortak cevabı, o ilde lokomotif görevi gören sektörün, rekabet gücünün artırılması oldu. İş adamlarımız sektörlerin rekabet gücünü artırdığımız takdirde o ilin yatırım potansiyelinin de artacağını düşünüyorlar. Bununla birlikte başkanlarımız aynı araştırmada, ülkemizde siyasi istikrarın sağlanması ve demokratikleşmenin ilerletilmesi  yönünde görüşlerini de ilettiler. Bu da bize, merkezi, bölgesel ve sektörel politikaların, birbiriyle etkileşimi dikkate alınarak tasarlanması gerektiğini gösteriyor..

Ülke ekonomimizi etkileyen sorunların çözümü için makro çözümlere, bölgesel sorunların çözümü için ise makro ve bölgesel politikaların bir bileşimine ihtiyacımız var. Bu bağlamda, sektörel sorunların çözümü için de sektörlere odaklı daha ayrıntılı politikaların tasarlanması gerektiğini düşünüyoruz. Bu tür ayrıntılı politikalar, sektörlerin gelişimini kısıtlayan faktörlerin doğru saptanmasını ve bu sorunların ortadan kaldırılması için gerçekten işe yarayacak önlemlerin alınmasını, bunun için de işdünyası temsilcilerinin politika oluşturulması sürecine dahil edilmesi gerektiğine inanıyoruz.

Türkiye hızlı bir sanayileşme süreci ile birlikte sanayi yapısında da ciddi bir dönüşüm sağlamaya başlamış ve ürün bileşiminde düşük teknolojili ürünlerin payını düşürürken yüksek teknolojili ürünlerin payını artırma arayışına girmiştir..Dünya ticaretinin gelişimine baktığımızda yüksek teknolojili ürünlerin diğerlerine göre çok daha hızla arttığını ve bu tür ürünlerin toplam ticaret içerisindeki paylarının her geçen gün yükseldiğini görmekteyiz. Ancak Türkiye’de KOBİ’lerde kapsamlı bir dönüşüm sağlanmadan söz ettiğimiz değişimin gerçekleşmesi mümkün olmayacaktır. Sanayi üretimi içinde yüksek katma değerli ve ileri teknolojili ürünlerin ağırlığını artırmak istiyorsak, KOBİ’lerin kurumsal yapılarında, finansmana erişiminde, insan kaynakları yönetiminde ve inovasyon kapasitesinde iyileşme sağlayacak önlemleri bir an önce hayata geçirmeliyiz.

Bu sayede sanayimizin rekabet edebilirliğini ve verimliliğini yükseltmiş oluruz. Eğer bunu başarabilirsek hem hızlı ihracat artışının devam etmesini hem de  ekonomimizin hassas karnı  olan cari açığınkapatılmasına olanak sağlamış olacağız. Hatta bu yaklaşımla işsizlikteki artışın önüne geçmiş oluruz....

Sorunları bu bakış açısıyla ele aldığımızda ülke ekonomimiz adına önemli kazanımlarımız olacaktır diye düşünüyorum. Şöyle ki;

· Sanayimizin rekabet edebilirliğini ve verimliğini yükseltebiliriz.

· Dünya ihracatından daha fazla pay alabiliriz

· Ağırlıklı olarak yüksek katma değerli ve ileri teknolojili ürünlerin üretildiği, nitelikli işgücüne, çevreye ve topluma duyarlı bir sanayi yapısına sahip Avrasya’nın üretim üssü olabiliriz.

Rekabet Kongresinde, bugün ele alınacak olan konuların, açıklanacak raporların, bu yöndeki tüm çabaları destekleyeceğine inanıyorum

Bu duygu ve düşüncelerle Kongremizin başarılı geçmesini diler. Kongreyi destek veren Başta Ekonomi bakanlığı olmak üzere tüm kurumlarımıza, Kongreyi düzenleyen Sedefed Başkanımız Sayın Timur ERK nezdinde tüm sedefed yönetim kuruluna ve Organizasyonda Emeği geçen herkese şükranlarımı sunar, Beni dinlediğiniz için teşekkür eder sevgi ve saygılarımı sunarım.

Paylaş: